Sağlık ağızda başlar. Vücudumuzun giriş kapısı olarak adlandırdığımız ağzımız birçok mikroorganizmaya ev sahipliği yapar. Bu kadar mikroorganizmanın olduğu bir alanda yediklerimiz bu canlıların üremesi ve yerleşmesi için ideal bir kaynak görevi yaparlar. Eğer ağız hijyenimize dikkat etmezsek mikroorganizmalar vücudumuzun ve ağzımızın genel sağlık dengesini bozabilir. Bunun önüne geçebilmek için ağız hijyeni alışkanlığını küçük yaşlarda kazanmak gereklidir. Bunun için en büyük sorumluluk ebeveynlere düşmektedir. Ebeveynler bu konuda bilinçlenmeli, çocuklara ağız hijyeni eğitimi vermeli ve bu konuda çocuklarına rol model olmalıdırlar.
Çürük sonradan kazanılan bakteri kaynaklı bir hastalıktır. Doğduğumuz zaman ağzımızda çürük yapan bakteri bulunmaz. Biz çürük yapan bakterileri dış kaynaklardan ediniriz. Süt dişlenme dönemi başında (ortalama altıncı ay) bir çok çürük sebebi vardır. Bu sebeplerin başında başka ağızlar ile temas etmiş oyuncak, çatal, kaşık, emzik, biberon, diş fırçası vb. cisimlerin ağza teması ile olur. Bu durumla karşılaşmamak için ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Örnek verecek olursak çocuklarımızı beslerken yemeğin ısısı veya tadına bakmak için kullandığımız kaşığı çocuğumuzun ağzına tekrar yerleştirdiğimizde bizde mevcut olan bakterileri çocuğumuzun ağzına taşımış oluruz. Ayrıca anne sütü ve bebek mamaları çürük yapacak oranda şeker içermektedir. Bebeği emzirdikten veya biberonla besledikten sonra ağız temizliği yapılmazsa dişler üzerinde süt ve mama artıkları dişlerde çürümeye sebep olmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için bebeğin her beslenmesinden sonra temiz gazlı bir bezle veya parmak fırçalarla diş yüzeyi temizlenmelidir. Ayrıca emziğin bal, reçel, pekmez gibi yüksek şeker içerikli gıdalara batırılarak çocuğun ağzına verilmesi de çürüğü oluşturan sebeplerdendir. Ek gıdaya geçiş döneminde şeker ağırlıklı bir beslenme programı erken yaşta süt dişlerinin çürümesine, erken kaybedilmesine, devamında gelecek olan daimi dişler için ağız içerisinde çürük aktif bir ortamın oluşmasını sağlar. Bu nedenle ağız hijyenine ek olarak şeker oranı dengeli bir beslenme programı tercih edilmelidir.
Süt dişlenme dönemi ortalama altıncı ayda başlar, yirmidördüncü ayda tamamlanmaya başlar. Bu süreler her çocukta daha geç veya daha erken olarak farklılık gösterebilmektedir. Süt dişlenme başladığı dönemde ilk diş hekimi kontolü yaptırılmalıdır. 2-3 yaş civarı günde en az iki defa sabah ve akşam dişler fırçalanmalıdır. Bu dönemde çocuğun diş fırçası ile tanışmış olması ve ebevyn desteği ile dişlerini fırçalıyor olması önerilmektedir. Bu dönemde diş ve dişetlerine zarar vermeyecek sertlikte, küçük başlıklı (en arka grup dişlere ulaşabilecek boyutta) ve kolay tutulabilir saplı bir fırça tercih edilmelidir. Henüz bu dönemde yutma refleksi gelişmediğinden macun kullanımına dikkat edilmeli , düşük flor oranlı yenilebilir macun tercih edilmelidir. Çocukların motor becerileri yetişkinler kadar gelişmediğinden önce çocuğun dişlerini kendi fırçalaması, daha sonra ise ebeyn tarafından fırçalaması önerilir. Fırça diş ve dişeti birleşiminden dişe doğru süpürme hareketi ile yapılmalıdır. Ayrıca dil yüzeyine yerleşen bakterilerin de temizlenmesi için dil yüzeyi de fırçalanmalıdır. İlk daimi dişin çıktığı altı yaş döneminde ise çocuk kendi dişini fırçalama alışkanlığını kazanmış olmalıdır ve tek başına dişlerini doğru bir şekilde fırçalayabilmelidir. Bu dönem ağız hijyen açısından oldukça önemlidir. Çünkü artık karma dişlenme dönemi başlamıştır. Ağız içerisinde hem süt hem de daimi dişler bulunur. Bu dönemde ebeveynler ilk çıkan daimi dişten habersizdirler ve küçük yaşta süren ilk daimi dişi süt dişi zannederek bakımını ve kontrolünü aksatabilmektedirler. Bu durum da ilk daimi dişin erken yaşta çürüyüp kaybolmasına sebep olabilir.
Dişlerin sürmesi ile birlikte birbirleriyle temas etmeye başladığında diş ipi veya arayüz fırçası kullanımı da ağız hijyeninin sağlanmasında etkili yardımcı yöntemlerden biridir. Diş ipi diş fırçalamadan hemen önce yapılmalıdır. Dişler arasında kalan yemek artıklarını temizleyerek plak ve bakteri oluşumunu engeller. Ayrıca alkol içermeyen gargaralardan da faydalanılabilir.