Alanya, kendi yağıyla kavruluyor. Ankara'dan, Alanya'ya bakında herşey güllük gülistanlık gözüküyor ama öyle değil. Bugün Alanya'da turizm durgun, ekonomide yaprak kımırdamıyor. İşsizlik dersen sokağın yüzde 30'u işsiz. Bugün İş Kur'da onlarca insan, iş için kuyrukta bekliyor. Alanya'da Araştırma ve Eğitim Hastanesi açılacak, 50 personel alınacak ama başvuran kişi sayısı 5 bin. Milli Eğitim Müdürlüğü, hademe alıyor, 300 kişi alınacak, 3 bin kişi başvuru yapıyor. Yani Alanya'da herşey Ankara'dan gözüktüğü gibi öyle güllik gülistanlık değil. Alanya'da bugün sokak yanıyor. Ankara'dakiler gibi Alanyalı ağlamıyor. Çünkü Alanyalının derdi iş ve aş, başkaları gibi koltuk da değil. Alanyalı, içinde bulunduğu duruma rağmen şükrediyor ve şükretmesini biliyor. Ankara'dakilerin bir eli yağda ve bir eli bağda ama Alanyalının ki öyle değil. Herşeye rağmen Alanyalı Hayır işlerine imza atıyor. Ay-Yıldızlı bayrağımızı karşılık beklemeden nasıl seviyorsak, devletimizi de öyle seviyoruz. Alanyalı, başkaları gibi vatana ve millete hainlik değil, hizmet ediyor, gönül veriyor. Bugün Alanyalı kendi okulunu inşa ediyorsa, hastanelerini hizmete katıyorsa, mahallesini, caddesini ve sokaklarını hizmetlerle donatıyorsa, Ankara'dakiler bu şehirde yaşayanlara bir teşekkür etmeli. Alanyalı vergisini ödüyor, devlet ekonomisine katkı sunuyorsa, kendi sağlık ocaklarını da inşa edip, devlete bağışlıyorsa, Ankara'dakiler, Alanyamıza şükran borçludur. Kendi cebimizdeki parayla da Alanya, Ankara'dan ödenek beklemeden sağlıktan, ulaşıma, eğitimden, alt yapısına kadar tüm hizmetleri de yapıyor ve hizmete sunuyor. Yani Alanyalı kendi göbeğini kendi kesiyor. Gerçekten Alanyalı Hayır işlerini seviyor, vatanının ve milletinin hayrına yapılacak her projeye de maddi ve manevi katkı sunuyor. Hayır'lı projelere imza atıyor Alanyalı. Dün nasıl Hayır'lı hizmetlere ve projelere imza atmışsa Alanyalı, bugün de atar, yarın da atacaktır. Çünkü Alanyalının doğasında Hayır'lı hizmetleri sever ve yapar da.