En büyüğünden en küçüğüne hangi parti liderine sorsanız, göğsünü gere gere, “tabanımızın görüşleri, tercihleri bizim için çok önemlidir” der, zerre kadar “tereddüt” etmeden hem de…
Ama, uygulamada kazın ayağı hiç öyle olmaz nedense, özellikle de seçimlerde gösterilen “adaylar belirlenirken”…
Gerek belediye başkan adayları, gerekse milletvekili listelerinin “seçilebilecek yerlerine” yerleştirilen isimler belirlenirken, “taban” denilen seçmenin görüşleri, istekleri çok da dikkate alınmaz…
Daha çok “ikili ilişkileri” iyi olan, partilerin “üst yönetimlerine yakın” duran isimler o listelere girmeyi  kolay başarırlar…
Tıpkı, CHP’nin Antalya adaylarını “hakimli ön seçimle” belirleme kararı gibi, bazı “istisnalar” da yok değildir ama, misal Alanya gibi “il olmayı çoktan hak etmiş” ama bir türlü olamamış büyük ilçeler için “çok sağlıklı” bir yöntem değildir…
Bu konulardaki “en sağlıklı” yöntem, “tabanın sesine kulak vermektir”...
Geçtiğimiz yerel seçimlerde bu anlamda çok büyük bir hata yaparak, “tabanın sesine kulak vermeyip, bakanın sesine kulak veren” Ak Parti, “yanlış aday” göstermesinin cezasını ödedi malumunuz…
Tabanın sesine kulak vermemek, böyle sonuçlar doğurabilir, özellikle de Alanya gibi bir yerde…
Çünkü Alanya seçmeni “kendisine dayatılan” adayı değil, “kendisine yakın hissettiği” adayı tercih ediyor, böyle “güzel” bir alışkanlığı var…
İşte bu nedenden dolayı, “kimi koysam seçtiririm” anlayışından bir türlü vazgeçemeyen Ak Parti başta olmak üzere, tüm partilerin başarılı olmak adına “tabanın sesine kulak vermelerini” şiddetle tavsiye ediyorum…
“Peki, taban kimi ister hemşerim” diye sorabilirsiniz doğal olarak…
Hemen yumurtlayayım…
Taban, “kendi içinden” çıkmış, derdiyle dertlenmiş, sevinciyle mutlu olmuş insanları görmek ister…
Ve en önemlisi de “istediği zaman ulaşabileceğini” bildiği isimleri…
“Ulaşılabilir olmak” bir adayda olması gereken en önemli özelliklerden birisidir, hatta ilkidir bana göre…
Misal, Alanya’dan seçilip gitmiş bir milletvekili, Alanya insanının derdiyle dertlenmeyip de ne yapacak yani…
Alanya halkı, “beni temsil et, sorunlarımı çöz” diye oy veriyor, seçiyor, bu kadar açık ve net…
Bunun için de kime “çok rahat ve kolay ulaşabileceğine” inanırsa gider o adaya oy verir…
Bakın dikkat edin, “partiye” demiyorum, “adaya” diyorum…
Çünkü bunun “en güzel örneğini” Alanya Belediye Başkanlığını kazanarak “tarih yazan” Adem Murat Yücel gösterdi herkese…
Şimdi gelelim, “ulaşılabilir” olmak adına Ak Parti’de “öne çıkan” aday adayının kim olduğuna…
Zerre kadar “tereddüt” etmeden, açık, net ve bağıra bağıra söylüyorum ki, Hüsnü Akçalıoğlu’dur bu isim…
Alanya’da doğup, Alanya’da büyümüş…
Uzun yıllardan bu yana içinde bulunduğu siyaset arenasında her zaman “halkın tarafında” olmuş…
Alanya’nın sorunlarını, halkın nabzını, isteklerini çok iyi biliyor…
Genç yaşından itibaren siyasetin içinde yetişmiş, daha doğrusu kendisini “düzgün yetiştirmiş”…
“İnsani değerleri” çok fazla ön planda tutan, asla ve asla “kandırmayan”, söyleyeceği sözü “eğip-bükmeden” dolandırmadan, “açık ve net” söyleme erdemine sahip, halkın içinden olan tam bir “halk adamı”…
Bakın, bunlar sadece benim “öz fikirlerim” değil…
Çıkın Alanya sokaklarına, “bu aday adayları içerisinde en kolay ulaşabileceğinize inandığınız isim kim” diye karşınıza çıkan insanlara sorun…
İddia ediyorum ki, her 10 kişide en az sekizi benim söylediklerimi söyleyeceklerdir…
Bu tür yazıları “oturduğu yerden” yazan yazarlardan olmadığım için biliyorum…
Sokaktaki insanlarla konuşup, onların fikirlerini, görüşlerini aldığım için biliyorum…
Ve tekrar ediyorum…
Ak Parti cephesindeki aday adaylarının içerisinde hem bu işi “sonuna kadar hak etmiş”, hem “çok düzgün, mütevazi bir halk adamı” hem de ve en önemlisi “Alanya halkının kolay ulaşabileceği” bir isim olan Hüsnü Akçalıoğlu listede iyi bir yere konulursa, Alanya halkını da peşinden sürükler götürür…
Bunu bilir, bunu söylerim vesselam…
Bu anlamda diğer partilerin aday adaylarını da değerlendireceğiz elbette…
Şimdilik yerimiz bitti…