Her ne kadar bazıları, “gelen ağam, giden paşam” mantığı içerisinde “en büyük yalaka benim” demeye getirerek, “Alanya’nın adayı Sena Nur Çelik’tir, Alanya halkı Sena Nur’u bağrına bastı” dese de ya da yazsa da, şahsen bu konuyu hala içime sindirebilmiş değilim…
Aday adaylığı sürecinde, aralarında “Alanya’nın öz evladı” diye nitelendirilen ve herkesin “kabul gördüğü” gerçekten değerli, çalışkan, şaibesiz, kısacası “adam gibi adam” olan isimler vardı malumunuz…
Bu isimler gece gündüz demeden günlerce çalışıp, emek vermişken, bunları görmemezlikten gelip, İstanbul’da yaşayan bir ismi “tepeden inme” bir şekilde “Alanya adayı” diye yutturmaya çalışmanın mantığını anlamaya çalışıyorum kendimce…
Bunu çözebilmek için de filmi geriye doğru sardım yavaş yavaş, “bir şey yakalayabilir miyim acaba” diye…
Yakaladım da…
Biraz sonra yumurtlayacaklarımdan anlayacaksınız ki, AKP cephesinde Alanya’nın “adaysız kalmasının” zemini daha önce hazırlanmış…
Anlatayım…
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Şahin, ATV’de sevgili meslektaşım Ülkü’nün hazırlayıp sunduğu canlı yayınlanan programda, “Milletvekili adayı olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna aynen şöyle yanıt vermişti…
“Hayır, Alanya’nın bakanı var, milletvekiline ne gerek var”…
Bu cümleyi, “gün gelir lazım olur” diye beynimin bir köşesine not etmiştim…
Not ettim çünkü, Mehmet Şahin canlı yayında söylediği o cümle ile, AKP’de Alanya’dan hiçbir ismin listeye girmeyeceğinin sinyalini vermişti bana göre…
İşin tuhafı, o günlerde hiçbir AKP’li yetkili çıkıp, “Sen Ticaret Odası Başkanısın, AKP adına nasıl böyle bir şey söylersin, listede Alanya adayı elbette olacak, bizim arkadaşlarımız boru mu” dememişti…
Misal, ben Mustafa Berberoğlu’nun yerinde olsam, çıkar “One minute birader, bu seçimlerden sonra Mevlüt Çavuşoğlu devri kapanacak, Alanya’nın elbette vekile ihtiyacı var” derdim…
Ama demedi Berberoğlu, diyemedi ya da yemedi, her neyse işte…
Bunun altında yatan “en mantıklı” gerekçe de bana göre şu…
Partisinin tüzüğü gereği, bir dönem “ara vermek” zorunda kalan Mevlüt Çavuşoğlu’nun “siyasi geleceğini riske sokmamak”…
Bu kadar basit, açık ve net…
O günlerde Alanya’dan “başarılı olma ihtimali çok yüksek” olan isimlerin listeye girmemesi gerektiğinin zeminin hazırlamaya çalışanlar, sadece ve sadece “göbek bağları olan” Mevlüt Çavuşoğlu’nun “siyasi geleceğini” düşündüler...
Alanya’yı, Alanya’nın geleceğini değil, sadece ve sadece bir tek ismin geleceği için, Alanya’dan çıkan sekiz tane aday adayını bir kalemde çizip attılar yani…
“Ne alakası var birader” diye düşünenleriniz olabilir belki, biraz daha açayım konuyu…
Buna benzer bir açıklamayı daha önce de yazmıştım, tekrar edelim…
Diyelim ki, Avukat Sena Nur Çelik’in yerine sekiz aday adayından birisi aday olsaydı…
Ve Alanya’yı temsilen bu isimlerden birisi Meclis’e girip, “gece-gündüz” çalışarak Alanya’yı “ihya etseydi”…
Alanya halkının her zaman “ulaşabildiği”, vatandaşın her sorunuyla “yakından ilgilenen” bir performans ortaya koysaydı…
Yaptığı hizmetlerle “palazlanıp” Alanya bölgesinde “efsane” bir isim haline gelseydi…
Dört yıl sonra “Alanya’yı temsilen” yeniden milletvekili olma hesabı yapan Mevlüt Çavuşoğlu’nun ismini “sollayıp geçerek, gönüllere taht kurmuş” olsaydı…
Dört yıl sonra ne olurdu?..
Ben söyleyeyim…
Mevlüt Çavuşoğlu unutulur, Alanya o “efsane ismin” etrafında kilitlenirdi…
Mevlüt Çavuşoğlu ismi, o yeni “efsane ismin” gölgesinde kalır, belki de kaybolur giderdi…
İşte bu nedenle “palazlanma ihtimali çok yüksek” olan isimlerin üzerini bir kalemde çizdiler ve Alanya’nın mahallelerini sayarken bile “ezbere bilmediği” için “kağıttan okumak” zorunda olan Sena Nur Çelik’i “tepeden inme Alanya adayı” olarak listeye soktular…
Ne yalan söyleyeyim, bu durumu Alanya adına hala içime sindirebilmiş değilim…
Alanya’nın kaderiyle, geleceğiyle oynamak bu kadar “ucuz hesaplara” bağlı olmamalı…
Bu kader, birkaç kişinin elinde “oyuncak” olmamalı…
Yazıktır, günahtır…
Haaa şunu da söyleyeyim…
Alanya halkı inanın bana her şeyin farkında…
Hiç kimse bu halkı “uyuttuğunu, kandırdığını” ya da “avuttuğunu” falan sanmasın…