Yetişkin değil, o daha çocuk !

Abone Ol

Sevgili okurlar, çocukların çocuk olduğunu sürekli unutuyoruz.
Beklentimizi çok yüksek tutarak kendimizde göremediğimiz çoğu şeyi onlarda görmeyi bekliyoruz.
Bütün kurallara uysun, anlayışlı, sevgi dolu, yardımsever olsun, oyuncaklarını paylaşsın,
herkese çok kibar davransın...
Olsun tabi, hepsi olsun ama bazı bilimsel gerçekler var.
Öncelikle karşınızdaki henüz gelişimini tamamlamamış bir beyin ve ne yazık ki ergenlik çağının bitimine kadar da tamamlamayacak.


Kendisinin ayrı bir birey olduğunu bile ortalama 2 yaş civarında anlıyor çocuklar.
4 yaşlarına geldiklerinde başkalarının duygularını biraz daha önemsemeye başlıyorlar.
7-8 yaşına geldikten sonra zor durumdaki insanların halini anlayacak seviyede empati kurabiliyorlar.
Yani sürekli şikayet ettiğiniz, güç savaşına girdiğiniz, empati kurmasını, kendinden başka kişileri düşünmesini beklediğiniz çocuğun başı kendi gelişim hızıyla dönmüş durumda.
Ve bir süre daha kendi duygularını anlamaya, beyninde ve vücudunda olan gelişmeleri takip etmeye çalışacağı için bencil olmaya devam etmek zorunda.

Çocuk olmak dışardan çok eğlenceli ve tasasız görünse de aslında çok zorlu bir süreç.
Bütün travmaların çocukluğa düğümlenmesi de ondan.
Çocukların anlamaktan çok anlaşılmaya ihtiyaçları var.
Dağıtmaya, dökmeye, kirlenmeye, sınırları test etmeye, hata yapmaya, düşmeye ve sadece kendilerini düşünmeye ihtiyaçları var.
Bağırmayan Anne Baba Olmak adlı kitabında Hal Edward Runkel'ın da dediği gibi hiçbir şey anne baba olmak kadar sabrımızı geliştirmeyi gerektirmiyor.
Sabrınız yetmiyorsa, kendinizi geliştirmelisiniz.
Sinirlendiğinizde, bir şey anlatmak istediğinizde, çocuğunuzun ayrı bir birey olduğunu kabul edemeyip onu bir uzvunuz gibi gördüğünüzde, kafanızda yarattığınız erdemli çocuk sıfatlarını birer apolet gibi çocuklarınızın omuzlarına takmak istediğinizde lütfen hatırlayın, içinizden tekrarlayın.
" O daha bir çocuk !"
5 yaşında da olsa, 15 yaşında da olsa o bir çocuk.
Çocuğunuzla eşit şartlarda değilsiniz, aynı kulvarda yarışmıyorsunuz.
Sizin göreviniz, onlarla yarışmak, gücünüzü ya da onları yenebildiğinizi kanıtlamak değil; onlar yarışırken kenardan izleyip taktik vermek, su istediklerinde hazırdaki matarayı uzatmak ve müdahale etmeden her zaman kazanamayacağını bilerek ama kazanmasını isteyerek yarışın bitmesini beklemek.
Gün gelecek, bütün yarışlar bitecek.
İşte o zaman çocuklarınız, en savunmasız zamanlarında anlaşılmış, desteklenmiş, yargılanmamış ve bunun sonucunda da özgüveni yüksek, ne istediğini bilen ve almak için çaba sarfeden yetişkinlere dönüşmüş olacaklar.