Selenyum, az bilinen ama insan vücudunda çok fazla önemli fonksiyonda görevli olan bir elementtir. Selenyum ismi; ‘Ay’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. Selenyum, bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere, kalp-damar hastalıklarına, üreme bozukluklarına ve tiroid hastalıklarına karşı koruyucu olan, vücutta ciddi hastalıklar oluşturan oksidatif stresi dengeleyen ve etkisiz hale getiren güçlü antioksidan etkili bir elementtir. Ayrıca, çok yüksek iletkenlik özelliği olan bir elementtir. Eksikliği durumunda yukarıdaki sorunların hepsinin görülme sıklığı artabilir. Çok yüksek dozlarda maruz kalındığında ise toksik ve zararlı bir etki oluşturabilir. Etkileri yönünden, E vitamini ile sıkı ilişkilidir. Selenyumun en önemli alım kaynağı beslenmedir.
Günümüzde hastanelerde selenyum seviyesini ölçmek ve eksiklik tanısını net olarak koymak mümkündür. Fakat ölçüm tekniğinin zorluğundan ve özellikli bir cihaz gerektirmesinden dolayı her merkezde ölçülemeyebilir.
Selenyum yeryüzüne volkanik püskürmelerle çıkar ve zamanla toprağa karışır. Bu sebeple, selenyuma; ‘Yerkürenin Merkezinden Gelen Sağlık Unsuru’ adını verdim. Volkanik püskürmelerle ortaya çıkması sebebiyle de dünyanın her yerinde aynı düzeyde selenyum bulunmaz. Toprağın yapısına bağlı olarak selenyum düzeyleri bölgesel değişiklikler gösterir. Çin’in ve Avrupa’nın belirli bölgelerinde, topraktaki selenyum eksikliğine bağlı olarak insanlarda yaygın selenyum düşüklüğü tanımlanmıştır. Fakat maalesef ülkemizde bu konuda, genelleme yapmaya yetecek kadar kapsamlı bir toprak analizinden bahsetmek zordur. Yapmamız gereken selenyum içeren besinleri iyi bilip diyette bunları düzenli ve dengeli olarak tüketmektir.
En çok selenyum içeren besinler olarak; et, ciğer, somon, ton ve benzeri yağlı balıklar, diğer deniz ürünleri, yumurta, süt, peynir, yoğurt, tavuk, hindi gibi hayvansal gıdalar ve işlenmemiş tam tahıllar, soğan, sarımsak, mantar, yulaf, esmer pirinç, buğday, şeker kamışı gibi bazı bitkisel gıdalar sayılabilir. Ama bunların içinde hayvansal gıdalarda selenyum içeriği daha yüksektir. Bütün bu gıdaları doğal ve dengeli olarak içeren bir beslenme tarzının süreklilik kazanması sayesinde dışarıdan selenyum takviyesine ihtiyaç kalmaz. Selenyum yeterli düzeyde bulunursa bağışıklığı güçlendirerek, başta karaciğer, tiroid bezi ve kalp olmak üzere vücudun hayati organları için çok tehlikeli hastalıklardan ve enfeksiyonlardan koruyucu olur. ‘Yerkürenin Merkezinden Gelen Sağlık Unsuru’ olan selenyumun farkında olalım.