Yarış

Abone Ol

Çalışkan insanlar çoğu zaman toplumun takdirini kazanırlar. On kişiden yedisi alkışlar, üçü taş atmaya kalkar. Pek işe de yaramaz. Bir de yarışan insan var. Çalışkanlık ve yarış birleşince hırsa dönüşür. Bu insanlarsa pek seviliyor diyemeyiz. Onlar da bunu önemser mi, elbette hayır.

Hırs belirli derecede insanı kör eder ama bu kişiler doğaları gereyi biraz bencil oluyorlar. Bencillik kötü bir şey mi deseniz, bence hayır. Çünkü fazla fedakar bir toplumuz ve bu bazen çığrından çıkıyor. O yüzden gerekli zamanlarda bencil olmakta fayda var. Ama fazlası zarar elbette. Peki bu günümüzdeki yarış nedir? Ne içindir? Aslında bize bu dünyanın faniliği gözümüzü açtığımızdan beri anlatıldı. Biz de kafamızı sallayarak her defasında bunu onayladık. Evet, dünya ama en çok biz faniyiz. Gelip geçiciyiz. Yine de geçip gidecek olsak bile hoş iz bırakalım isterim. Konuya dönecek olursak, faniliğimizi öğrendiğimiz gibi yarışmayı da öğrendik. Belki hayatın bir kanunu da budur. Ama bir yarış çeşidi var ki, son dönemlerde faniliği de unutturacak gibi… Yeni yaşam stili, kapitalizm sistemi insanları birbiriyle yarıştırıyor. Onun var, benim de olsun. O aldı, ben de alayım. O oldu, ben de olayım ve bu böyle uzayıp gidiyor. Nasıl güzel mi? Kendisini kenardan izleyecek olsa insan belki de utanır. Ama o dünyaya çokdan dalmış. Gözü pek bir şey görmüyor. İnceliği unuttu, empatiyi unuttu, düşünmeyi unuttu. Sadece “ben ve ben” işte dönüştüğümüz canlı bu. Ne kadar üzücü ve ne kadar kendinden uzak artık insan. İki çift lafın belini kıralım desek konu siyasete ve paraya geliyor. İkisini çıkarsak elde insanlık kalır. Yaşamak için elbette kağıtlara ihtiyaç var ama ihtiyacın fazlası israfa yol açmaz mı? Şimdilerde kaç milyon insanımız artık evsiz ve çadırda hayata tutunmaya çalışıyor. Hırslardan geriye belki pişmanlık kalır. Yarışmak çok da güzel bir şey değil. Ama paylaşmak çok fazla insanca. Merhametli, eli açık insan, insanların en güzelidir, varsın üzeri eski, evi çıplak olsun. Bizimle gelecek olan yine yaptıklarımız olacak. Unuttuklarımız bir gün kapıyı çalacak ve utandıracak. Öyleyse hatırlayalım…