Kadim medeniyetimizde bazı konular çok keskin ifadelerle anlatılmıştır. “Bizi aldatan bizden değildir.” Bunlardan sadece biridir. Samimiyet ve doğruluk üzerine kurulmuş bir ahlak öğretisi olan kültürümüz vardı eskiden... Emin olmayı iman ile özdeşleştirmiş, her türlü hatanın yapılabileceğini kabul edip ancak yalan söylemeyi hoş görmemiştik...
Toplum düzeninin sağlanması için var olan, evrensel ahlaki değerlerin tamamına yakını semavi dinlerden kaynaklıdır. Çağlar değiştikçe bir değişim süreci olsa da hırsızlık yapmak, cana kıymak gibi yalan söylemek de her inanç ve her toplumda hoş görülmeyen bir kötü davranıştı…
Etik değerlerin toplumlardaki değişim süreci sosyolojik araştırmaların konusudur. Birlikte yaşamak zorunda olduğumuz diğer insanlar ile ortak asgari kurallar üzerinde yaşamak zorundayız. Kuralların evrensel olmasının yanında ahlaki kabullerinin de olduğu gelenek, örf ve adetler de vardır...
Yalanın bir dostluğu, bir aileyi, bir toplumu ve bir kurumu nasıl bitirdiğine sayısız örnekler vardır. Küçük diye önemsenmeyen basit bir yalan ile sarsılan güvenin yeniden tesisinin ne kadar zor olduğu ortadadır. Yalan söyleyenin, karşısındakini aldatanın hangi sözüne ne zaman inanılacağı nasıl bilinebilir ki…
Normalleşme, yanlış davranışların sürekli tekrar edilmesi ve toplumun buna sessiz kalmasıyla olur. Bu normalleşme süreçlerini, toplumu ikna etme aşamalarını yapanlar ehline malumdur.
İyi niyetli yapılan bilimsel çalışmaların yanında “toplum mühendisliği” denilen bu tür çalışmaların küresel hedefleri vardır. Toplumları dönüştürebilmek, kültürlerini değiştirmek için ve sonunda da istedikleri gibi sömürebilmek için yapılan çalışmalar çok sinsi ve planlıdır. Emperyalist odakların bu tür çalışmalarını takip eden ve karşı tedbirleri alan; halkının kültürünü medeniyetini koruyan, milli strateji ve düşünme merkezleri olmalıdır…
Toplumun önünde olanların önce halleri ile örnek olması; sözünün eri, emin, güvenilir, tutarlı ve samimi olması gerekir. Sürekli yalan söyleyen, bugün ak dediğine yarın kara diyen, insanları aldatan, sözünde durmayan ve samimiyetsiz algı operasyonları ile menfaatlerini gözetenlerin hali nice olur siz düşünün…
Makam, para ve şöhret budalası bu tiplerin vebali kime?
Toplum da bu tür insanları el üstünde tutup, yanlışlarını görmez ise, kısa vadeli menfaatler için medeniyetinin temeli olan ahlaki değerlerini göz ardı ederse yapılanlara ortaktır…
Muhabbetle…