Tesadüf diye bir şey yok

Abone Ol
Şöyle dönüp bakınca yaşantımız boyunca birçok olayla bir çok insanla haşır neşir olmuşuzdur. Kimileri hayatımızda iz bırakırken, kimileri de esen rüzgar misali görevini tamamlayıp çekip gider. Yalnız şu bir gerçek ki “öylesine tabiri caizse tesadüfen” kimse girmez dünyanıza. Doğa olaylarına bir bakın. Hiçbirinin sebebsiz yere ortaya çıktığı görülmez. Dünyanın her anında neden sonuç ilişkisine bağlı olarak eylemler gelişir.
İnsan evladı ise bu detayı hep gözden kaçırır. Özellikle aceleci yanımız bizim olaylara bakış açımızı daraltarak neden sonuç ilişkisini rafa kaldırmamızı sağlar ve daha zorlayıcı bir yaşam şeklini seçmemize sebep olur. Yıllar yıllar sonra ise dilimize pelesenk olmuş bir cümle heybemize kalır. Ne mi o? Tabi ki “keşke”
Özellikle olumsuz olaylara karalar bağlar, bütün sıkıntıların bizi bulduğunu düşünürüz. Örnek üzerinden gitmemiz gerekirse; Özel bir şirkette çalışıyorsunuz. Yalnız son zamanlarda patronunuz size kötü davranmaya başlar ve küçük bir hatamız sonucu çıkışımız verilir. Yedekte görüştüğünüz herhangi bir iş yeri yoktur, devam eden ödemeleriniz ise mevcut. Elinize kalan sadece tazminatınız, o da kısa süreliğine idare edebileceğiniz bir miktar. Nasıl kötüsünüz değil mi? Hem kendinize hem kaderinize isyan halindesiniz. “Neden benim başıma geldi, oysa nasıl da özverili bir personeldim, iyilikten maraz doğuyor, hep beni mi bulur” cümleleri dönüp duruyor kafanızda. Kıt kanaat idare ettiğiniz günlerde uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla karşılatınız ve laf lafı açınca durumunuzdan bahsettiniz. İşte tesadüf diye bir şeyin olmadığı an başlıyor. Arkadaşınız dedi ki “Benim çalıştığım yerde bir kişi aranıyor şartlar da uygun yarın uğrarsan senin görüşmeni sağlayabilirim.” Hiç kaçar mı böyle fırsat, bir sonraki gün yolunu tuttunuz bahsedilen adresin. Her şey çok güzel yolunda gitti ve işi kaptınız.
Günler ayları kovaladı altı ayı devirdiniz artık. Bir gün, günlük iş ve işlemlerinizi yaparken eski iş yerinden bir arkadaşınız sizi aradı. Ağlamaklı bir sesle patronun iflas ettiğini, kimsenin ondan haber alamadığını, maaşları ve tazminatları ödemedikleri için öylece ortada kaldıklarını anlattı. O an film şeridi gibi işten çıkarılmanız, isyanlarınız gözünüzün önünden geçer. O günler ne çok üzgündünüz, nasıl umutsuzdunuz. Oysa şimdi iyi ki beni çıkarmış bile diyebiliyorsunuz.
İşte tesadüfün olmadığı, her olayın kendi içinde sebep sonuç ilişkisine bağlı olduğu bu kadar nettir aslında. Sadece bazen bunu görebilmek için zamana, doğru zamana ihtiyaç vardır. Büyük cümleler kurmadan önce hayatın sonuçlarını beklemeyi tercih edin. Kim bilir belki de en sevdiğiniz yerden gelir…