Bozuk terazi doğru tartmaz. Evrensel değerlere göre nitelendirdiğimiz olayların veya hallerin herkes tarafından kabulünün zor olduğu bir dönemdeyiz. Zira evrensel denilen değerlerin sadece belli zümreler için geçerli olduğu söz gelimi Gazze’de ölen sivil halk için kıymetinin olmadığını tüm dünya yaşayarak gördü. Birleşmiş milletlerin kararlarının güçlü olan ülkeleri bağlamadığı da görüldü. Oysa BM kapısındaki Şeyh Sadi Şirazi’nin şiiri şöyledir;
“Ademoğulları aynı vücudun uzuvlarıdırlar zira aynı cevherden yaratılmışlardır. Felek bir uzva elem getirirse, öbürlerinin huzuru kalmaz. Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan kişi, sana insan demek yakışmaz!”
Buradaki terazi kadim medeniyetimizin terazisidir ancak sözün duvara asılması kolay uygulanması zordur. Kutlu söz; “Uygulamadığınız işi neden yapmış gibi söylersiniz” der.
“İnsan demek yakışmaz” denilenlerin evrensel değer olarak yutturduğu “insan hakları” da İsmet Özel’in ifadesiyle “sadece belli elitler için” dir. Beşerin önyargılarıyla oluşan ancak bozuk bir terazidir ve doğru tartması beklenemez…
Etik değerler de toplumların, mesleklerin yine sadece beşer aklı ile hüküm verdiği normları öne sürer. Son yıllarda seküler bir ahlak anlayışı neticesinde ihtiyaçtan doğan etik değerler, beklenen faydadan ziyade bozulmayı hızlandırmıştır. Kâğıt üzerinde hilenin hurdanın olmadığı, her şeyin mevzuata uygun olduğu etik değerlerin ruhun ihtiyacını karşılamadığı aşikardır.
Kişinin, yazılı mevzuata uygun ancak gri olan durumlarda menfaatini değil toplumun menfaatini tercih ettiği kararlar çoğu zaman “doğru ölçü” diyebiliriz. Ancak toplumun bu tür durumlarda; bilgi yığınlarının havada uçuştuğu puslu ortamda ava çıkanlara avlanması beklenen durumdur. Etkisi, algısı, gücü üstün olanın; neyin etik olduğunu topluma dayatması daha kolaydır. Geleneksel değerlerin aşındırılması, yozlaşmanın sıradanlaşması ve etik değer adı altında yeni normalin yaygınlaştırılması ölçünün şaşmasının aşamalarıdır. Toplumun direnci manevi değerlerine bağlılığı ile şekillenir. Zira manevi bağları zayıflamış toplumlar ahlaki çürüme için en uygun ortamı sağlar.
Pusulasını Yaratanın rızasına ve sevgisine ayarlamış erenler için terazi ilahi adalettir. Mutlak doğru; tartan terazinin kusursuz olmasıyla mümkün ki bu da kâinatı mükemmel bir nizam üzere yaratana aittir. İlahi tartı herkese hak ettiği değeri verir er ya da geç. Zerre iyiliğin ve zerre kötülüğün ihmal edilmediği terazi yakında hükmünü verecektir.