Malumunuz içinde bulunduğunuz coğrafya zengin bir geçmişe sahip. Bu gerek Türkiye özelinde gerekse Alanya özelinde değişmez. Yaşadığımız kenti ele aldığımızda farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması hasebiyle hem merkezde hemde en ücra noktada dahi tarihsel kalıntının iziyle karşılaşmak mümkün.
Kadıini Mağarası'nda 1957 yılında Prof. Dr. Kılıç Kökten'in araştırmaları sonucu bölgenin M.Ö. 20.000 yılına dayanan geçmişi olduğu belirlendiği resmi kayıtlarda zabıt altına alınmıştı. Tarihsel süreçte Bizans İmparatorluğu , Anadolu Selçuklu Hükümdarlığı, Karamoğlu Beyliği ve Osmanlı İmparatorluğu ve öncesinde nice kültüre başkentlik yapan Alanya'da son yıllarda tarihi yapılara olan ilginin artması memnuniyet verici. Bu yıl dünyayı çeşitli musibetler esir almasına rağmen, tarihi canlandırmak için Alanya'da restorasyon çalışanları da bir o kadar arttı.
Alanya Kalesi'nde yıllardır süren kazı çalışmaları ile bir takım eserler gün yüzüne çıkarılmaya devam ederken, yerel yönetimlerde rölöve işlerine ayrı bi önem verdi.
Bedesten Çarşı'sının ayağa kaldırılması için Alanya Belediyesi'nin Adem Murat Yücel öncülüğünde başlattıığı proje özellikle bölgenin hareketlenmesi açısından önemli olduğundan, tarihin yeniden gün yüzüne çıkarılması açısından büyük önem arzetti.
Bedesten'de başlanan restorasyonun ardından bu hafta Süleymaniye Camii dış cephesi geçmişte yapılan yanlış tadilattan kurtarılarak, aslına uygun olarak horasan harcı ile 3 ay içinde yeniden ibadete açılacak.
Gülevşen Camii için yapılan projeler ve Antalya Valiliği'nin ödenek desteği ile Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından ayağa kaldırılıyor. Sedre Av Köşkünün restore edilmesi takdire şayan olurken, birde ayağa kaldırılmayı bekleyen eserlerimiz var.
Oba Medresesi, Çıplaklı Ak Saray, Hacıbaba Köşkü, Sinek Kalesi, Naula Antik Kenti, Lertes, Kibra Harabeleri, Esen Tepe, Augae, Hasbahçe Köşkü gibi onlarca tarihi kalıntının ayağa kalkmayı beklediğini unutmamak gerekir.
Tarihi sevmek bu noktada tarihe sahip çıkıp gelecek nesillere bu emanetleri bırakmak gerekiyor.