Sürdürülebilir turizm girişimi

Abone Ol

Sürdürülebilir turizm girişimi2023 yılı, turizm sektörü için yeni bir dönemin başlangıcı oluyor. Alanya’yı da temelden etkileyecek bu dönüşüm süreci, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2022’nin sonlarında GSTC (Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi) ile imzaladığı protokole dayanmakta. Bu protokole göre, turizm sektöründeki konaklama tesisleri, belirlenen kriterlere uyum sağlayarak üç etaptan oluşan sürdürülebilirlik sertifikası almak zorunda. Aksi halde ciddi yaptırımların uygulanacağı söyleniyor.

Bacasız Sanayinin Dumanı

Peki bu sürdürülebilir turizm ne işe yarayacak? Bu süreci iki ayaktan oluşuyor gibi inceleyebiliriz. İlk ayak çevreye duyarlılık, gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmak, iklim değişikliğine katkıda bulunmayıp etkilerine karşı hazırlanmak ve doğaya karşı değil doğayla birlikte hareket etmek gibi ilkelerin öne çıktığı bir anlayış.

Bu bağlamda, sürdürülebilir turizm sertifikasını alabilmek adına işletmelerin uyması gereken sıfır atık standartları ve sera gazı emisyonlarının azaltılması gibi şartlar, doğaya daha fazla zarar vermememizi hedefliyor.

Baktığımızda turizm sektörü çok büyük ve karmaşık bir makine gibi. Servis ulaşımı, günde binlerce kişiye 3-4 öğün yemek çıkartma, odasından havuzuna temizlik, çarşafların yıkanması, harcanan elektrik ve sistemi oluşturan birçok çarkla beraber işleyen bir makine. Her ne kadar turizme bacasız sanayi dense de adeta endüstriyel bir fabrika gibi çevresel çıktılar oluşturuyor. Tek kullanımlık plastikler ve yemek atıkları gibi çıktıların yanında dünyadaki karbon emisyonunun %8’ini bu sektör oluşturuyor.

Bu açıdan bakıldığında, sürdürülebilir turizme geçmek bu sektördeki herkesin görevi. Yaşanılabilir bir gelecek adına sertifika almanın zorunlulaştırılmasını doğru bir politika olarak görüyorum

Ne Kadar Yeşil O Kadar Turist

İkinci ayağa gelirsek eğer, işin ekonomik kısmı ön plana çıkmakta. “Kaliteli turist” olarak tabir edilen ve daha çok para harcayan turistler, yeşil sertifikalı işletmeleri çok daha fazla tercih etmekte. Özellikle çevre konusunda daha hassas İskandinav turistlerin otel tercihlerinde bu tarz sertifikaların rolünün oldukça fazla olduğu iddia ediliyor.

Bir başka deyişle, işletmenizin daha çevreci ve sürdürülebilir olması için yatıracağınız her kuruşun size fazlasıyla geri dönme ihtimali oldukça yüksek. Aynı zamanda uzun vade için, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama adına yapacağınız yatırımlar, yaşayabileceğiniz zararların en aza indirilmesine katkı sağlayabilir.

Otelciye Teşvik Şart

Bu girişimin iyi sonuçlar doğuracağı aşikar fakat bu iyi planlandığı anlamına gelmiyor. Sürdürülebilirlik sertifikasının ilk etabının 2023’ün sonuna kadar tamamlanması zorunlu. Birinci etap çerçevesinde, işletmenin herkes için erişilebilir olması, satın alma politikalarının değiştirilmesi, enerji tüketimini azaltma adına ekipmanların yenilenmesi ve su arıtımı gibi mevcut düzenleri temelden değiştirecek şartlar mevcut. Kısa bir zamanda tüm tesislerin şartlara adapte olması pek kolay olmayacak.

Bu kısıtlı sürenin üstüne, herhangi bir teşvik politikasına da rastlayamadım. Havucu bile göstermeden doğrudan sopayla tehdit ediyor. Ya bu şartlara uyarsın ya da yüklü cezayı tıpış tıpış ödersin mantığının olumlu bir dönüt alması zor. Sürdürülebilir turizmi doğru bulup sonuna kadar savunsam da otelcileri ekonomik açıdan mağdur etmeyecek orta bir yol bulunabilirdi. En azından yapılacak yatırımların bir kısmı devlet tarafından karşılanırsa süreç eminim daha hızlı ilerleyecektir.