Stresle baş edebilme

Abone Ol
Stres, zorlanma karşısında vücudun verdiği fizyolojik ve psikolojik tepkilerdir. Motivasyon sağlamak adına optimal düzeyde olması gerekir. Örneğin gelecek adına amacı olmayan, galesiz bir öğrenci ders çalışmak için gereken enerjiyi sağlamada zorlanacaktır. Ancak ders çalışmama durumunda karşılaşacağı zorlanmaların farkında olduğunda, çalışmak için gereken motivasyon sağlanacaktır.


Stresin belli düzeyde olmasının sağlıklı olduğundan bahsetmiştim. Diğer yandan normal sınırları aşmaya başladığında, özellikle vücut psikosomatik belirtiler göstermeye başladığında müdahale etmek gerekmektedir.


Psikosomatik belirtiler; herhangi fizyolojik/biyolojik nedene bağlı olmaksızın, ruhsal durum ile ilgili olarak vücutta meydana gelen olağan dışı tepkilerdir. En sık karşılaşılanlar; mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları, baş ağrısı, deri döküntüleri, cilt problemleri, saç dökülmesi... Gerekli muayenenin ardından herhangi bir bulguya rastlanmadığında psikolojik olduğu düşünülür. Diğer yandan hormonal dengesizliğe veya ergenliğe bağlı sivilceler bu gruba ait değildir.


Stresi kaynağına göre farklı gruplara ayırmak mümkün; bedensel, psikolojik, içsel, dışsal. Örneğin iş hayatına bağlı stres dışsal kaynaklı, bel fıtığı ağrısına bağlı stres bedensel kaynaklı strese örnek verilebilir.


Aynı olaya her birey farklı farklı tepki verebilir. Trafik herhangi birey için stres kaynağı iken bir başkası için önemsiz bir konu olabilmektedir. Yine de uzmanların yaptığı bazı araştırmalara göre özellikle aileden bir yakının kaybı, aldatılma, hapse mahkum olma en yoğun ve genellenebilen stres kaynağı olarak belirlenmiş.


Kendi mesleki gözlemlerimden yola çıkacak olursam özellikle son 1-2 yıl içerisinde bireylerin yaşadıkları stresin en büyük kaynağı; ekonomik sıkıntı, iş kaygısı, sınavlar, eş seçimi ve eş ilişkileri olduğunu söyleyebilirim.


Anlaşıldığı üzere stres hayatımızın olmazsa olmazı. Mühim olan ne seviyede olduğunu fark etmek ve zorlanmaya başladığımız anda kontrol altına almaya çalışmaktır.


Son zamanlarda tahammül sınırınız düşmeye başladıysa, kolayca öfkeleniyorsanız, sürekli yorgun hissediyor ve kas ağrılarından şikayetçiyseniz, günlük rutinlerinizi yerine getirmekte zorlanıyor ve sık sık yakınlarınızla tartışmalara giriyorsanız; tüm bunlar organik bir sebebe bağlı değilse stres altında olduğunuz söylenebilir.


İlk olarak ne zamandan beri bu belirtileri yaşadığınızı belirlemeye çalışın, tarih ve süre stres kaynağınıza ulaşmada size fikir verecektir. Örneğin şu sıralar okulla ilgili problemi olan öğrencilerin, okulların açılma tarihi yaklaştıkça, yaşadıkları stres her geçen gün artıyor. Hayatınızdaki stres kaynaklarını fark etmek stresle baş etmenizi kolaylaştıracaktır.


Ancak çoğu zaman stres yaratan olayı hayatımızdan çıkarmak mümkün değildir. Bizim dışımızda değişkenler söz konusudur. Bu nedenle en azından bizi neyin strese soktuğunu ve nasıl kontrol altına alabileceğimizi öğrenebiliriz.


Stres psikolojik bir durumdur, etkileri ise yoğunlukla fizyolojiktir. Stresle baş etmeye çalışırken hem psikolojik hem de fiziksel düzenlemeler gerekmektedir. Diğer yandan olayları algılayış biçimimiz yani zihinsel yapımız da stres üzerinde oldukça etkilidir.


Stresle baş etmek veya önlemek adına ilk olarak sahip olmamız gereken sağlıklı bir bedendir. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme, mümkün olduğunca hareketli bir yaşam ve egzersiz bu anlamda yardımcı olacaktır. Aynı zamanda kafein ve alkol içerikli içeceklerin olabildiğince azaltılması, bitki çaylarına ağırlık verilmesi vücudu aynı oranda rahatlatacaktır. Ek olarak haftada en az üç öğün balık tüketiminin ruh sağlığı üzerinde büyük oranda etkisi olduğu kanıtlanmıştır.


İkinci adım gevşeme ve nefes egzersizlerini yaşamın bir parçası haline getirmek. Her sabah güne başlarken gevşeme egzersizleriyle bedeni yeni güne hazırlamak aynı zamanda gün içerisinde özellikle gergin ve tempolu anlarda birkaç dakikalık nefes egzersizleriyle vücudun dengesini korumak mümkün.


Üçüncü adım hayata baktığımız pencerenin tozlarını temizlemekten geçiyor. Yeşil ışık yandığı anda hemen harekete geçmeyen sürücülere öfkelenmek mi veya hoşgörülü olup sakin bir şekilde yola devam etmek mi? Aslında bu noktada işin sırrı biraz da hoşgörülü olmayla ilgili. Hoşgörü hayatımıza ne kadar hakim olursa olaylara bakış açımız da bir o kadar ılımlı olacaktır.


Yaşanan olumsuzlukları dünyanın sonu olarak görmek değil, atlatılması gereken bir sınav olarak değerlendirmek yıpranmamızı engelleyecektir. Stres modern yaşamın ayrılmaz parçası. Malı mülkü satıp bir köye yerleşmek elbette çözüm olabilir ancak yalnızca kaçarak çözmeye örnek...


Kişinin yaşamının farkında olması, olaylara yaklaşımında hoşgörülü, tepkilerinin kontrollü olması diğer yandan kendisini rahatlatacak aktiviteleri hayatından eksik etmemesi dengeli ve stressiz bir yaşamın formülüdür.

- - - - -