Sosyal anksiyete bozukluğu& sosyal fobi

Abone Ol
Toplumsal kaygıyı zaman zaman hepimiz yaşarız; tanımadığımız bir ortama girerken, arkadaşımızın ailesiyle tanışırken, kalabalık bir gruba seminer verirken endişelenmemiz olağandır. Ancak yaşamı genel olarak etkileniyorsa, kişinin potansiyelini ortaya koymasını engelliyorsa orada bir sıkıntının varlığından söz edilebilir.
Sosyal fobi ise kişinin eleştirileceği, aşağılanacağı ve alay edileceği korkusuysa toplumsal alanlardan uzak durmasıdır. Diğerlerinin onayını, beğenisini alamayacağına inanır. Kökeni çocukluk/ergenlik yıllarına dayanır. Ebeveynleri, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla deneyimlediği ilişkiler aracılığıyla şekillenir. Sevgi, saygı ve onaylamadan yoksun büyüyen çocuk, dış dünyanın da tıpkı ebeveynleri gibi yaklaşacağına inanır. Alaycı, eleştirel, aşırı koruyucu, destekleyici olmayan ortamda büyüyen çocuk kendini yetersiz hisseder, yapamayacağını düşünür ve kendini sosyal ortamlardan geri çeken bir yetişkin haline gelir.
Sosyal fobisi olan kişi geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimleri içselleştirip genellemiştir. Örneğin ilkokuldan önce gayet dışadönük olan bir kişi, sınıf içerisinde arkadaşları önünde aşağılanmaya maruz kalınca sosyal fobi bir anda ortaya çıkabilmektedir. Geçmişte yaşadığı aşağılanmaları tekrar yaşamamak adına da kendini sosyal ortamlardan uzak tutar.
BELİRTİLERİ
Eleştiri ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlıdır. Bu nedenle eleştirilmeyeceğinden ve reddedilmeyeceğinden emin olduğu ortamları ve kişileri tercih eder yalnızca. Kendini güvende hissettiği kişilerle bir aradayken oldukça dışadönük, eğlenceli olabilir. Ancak aynı ortama daha sonra bir yabancı girdiğinde anda aniden içe kapanabilirler. Ailesi ve birkaç yakın arkadaşı dışında sosyal çevresi yoktur. Genellikle yalnız çalışacağı, sosyal etkileşim gerektirmeyen işleri tercih eder. Standart bir hayatla yetinir ve bundan rahatsız olmaz. Potansiyelinin altında iş seçer, riske girmez. Fırsat olsa dahi terfi etmek istemez; dikkatleri üzerine çekmek istemez.
Özgüveni yoktur, arka planda olmayı tercih eder. Göze batmak istemez, kendi dünyasında yaşamaktan memnundur. Yüz yüze iletişim kurmakta güçlük çeker ancak mesaj, eposta veya mektup kanalıyla duygu ve düşüncelerini çok rahat ifade eder. Konuşmaya başladığında sesinin titreyeceğini düşünür, yüzünün kızarmasından korkar, kimsenin kendisinin dinlemeyeceğine inanır. Kendini yetersiz hisseder, benlik algısı düşüktür.
Yaşam kalitesi oldukça alt düzeydedir, yaşam alanının kısıtlanmasına kadar giden vakalar vardır; kimisi evden çıkamaz hale gelir, rahatsızlık boyut değiştirebilir. Çaresizlik duygusu hakimdir, öfke yoğundur. İkili ilişkilerde zorlanması nedeniyle ihtiyacı olan sevgi ve destekten mahrum kalır. Değersizlik ve yalnızlık duygularını yoğun yaşar. Depresyon ihtimali
yüksektir. Romantik anlamda bir ilişkiye başlaması da zordur. Başlasa dahi bir süre sonra, sosyal ortamlara girmekte zorlandığı ve kendini ifade etmekte zorlandığı için ya ilişkisi biter ya da ilişki işkence haline dönüşür.
PSİKOLOJİK YARDIM SÜRECİ
Sosyal fobi en sık karşılaşılan psikiyatrik bozuklukların başında gelir. Bunun yanında tedaviye en iyi yanıt veren bozuklukların da başında gelir. Sosyal fobisi olan bireyleri psikolojik destek almaya genellikle aileden biri veya arkadaşı getirir. Olumsuz değerlendirileceği korkusu ile yardım istemekten çekinir bu nedenle psikoterapiye bir yakınının eşliğinde gelir. Bu tip kişi için psikoterapiye başlamak oldukça zordur. Psikolojik destek almaya karar verse bile haftalarca randevu almakta zorlanır; aramak yerine mesaj veya eposta ile ulaşmaya çalışır. Randevu alıp son anda iptal etmeler, ofisin kapısına kadar gelip geri dönmeler sık yaşanır. Tanımadığı bir kişiye gidip kendinden bahsetmek dehşet verici görünür. Terapistin kendini yargılamadığını, koşulsuz kabul ettiğini deneyimlediğinde ise iş birliği ve gönüllülük sağlanır; seansların devamı gelir. Terapist ile karşılıklı güven, kabul ve çabalar sonucunda ise kişi sosyal fobisini büyük oranda kontrol altına almayı başarır. Diğer yandan psikolojik destek alınmadığı taktirde artarak devam etmesi ve rahatsızlığın boyutunu değişmesi kuvvetli ihtimaldir.
SON SÖZLER
İnsan kendini tanıdıkça yaşamına anlam katar. Kendiyle uyumlu, barışık olan insan; hatalarını da normalleştirir, kabul eder ve kendini hoş görür. Başkalarıyla iletişime geçmekten, kendini ifade etmekten ve kalabalıklara karışmaktan çekinmez.
Hayatı kendinize zindan etmeyin. Emin olun bu sıkıntıyı yaşayan tek kişi siz değilsiniz. Daha kaliteli bir yaşamı hak ettiğinizi düşünüyorsanız hemen harekete geçin !