Âşk ne güzel okunuyor ve ne güzel yazılıyor. Peki ya yaşandığında?
Stendhal 1822 tarihli bir tezinde:
“Aşk, kişinin iradesinden bağımsız olarak yükselen ve düşen bir ateş gibidir. Aşkın yaşı yoktur.” diyerek aşkı daha ‘bilimsel’ bir şekilde ele alıyor.
Mevlânâ'nın anlamlı ve derin olan bir sözünde ise,
"Sen böyle güzelken bana söz düşmez. Bakma böyle yazılar yazdığıma, ben aslında "Oku!" emrine amade seni okuyorum sevgili." (Hz. Mevlâna)
Birçok üstadlar, birçok aşkı yaşadım diyen kalpler, birçok yazmak için yazanlar velhâsıl eline kalem alan yazdı, çizdi aşkı. Ne rengi belli oldu ne sesi, ne de kokusu. Kimine göre bir yudum su, kimine göre gözden göze akan akarsu, kimisine göre yanıbaşında kollarına dolanan kimisine göre vuslata gebe ulaşılmaz olan.
Bazısına göre gerçek bazısına göre de yalandır. Lâkin gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki aşk gerçek olandır.
Aşkın kelime anlamı da bir çoğunuzun bildiği gibi aşırı tutku aşırı bağımlılıktır. Göreceli bir kavramdır aşka olan bakış açısı. Bu tutku veya bağımlık olarak gördüğümüz iki gönlün birbirine sevdâlanması da olabilir; vatana, millete, bayrağa, devlete de olabilir; güle, çiçeğe böceğe, canlıya cansıza, kainata da olabilir.
Bülbülün derdi nedir? Ne görüyor gülde de hiç bıkmadan dalına konup bir ömür âhenkli sesiyle seranat yapıyor?
Ferhat dağlardan ne istedi de tüm gücüyle hiç yorulmaksızın dağları deldi.
Mecnûn çöle otağ kurdu. Leyla diye inledi. Günden güne yandıkça yandı. Neydi Leyla'da ki çöl yangını?
YOKSA! Yusuf'un gömleği miydi aşka vesile olan.
Neydi âşk?
Yüce Allah'a ve onun Rasûlüm diye hitap ettiği
(Levlâke levlak lema halaktül eflak = Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım)
Hz. Muhammed Mustafa s.a.v' e olan aşkının önüne hiçbir aşkın hiçbir sevdanın geçmesi mümkün değildir elbet.
Nitekim ne yazılıyor ne de okunuyor. Yaşanıyor aşk.
Âşk ola...
AŞK DEMEKTİR
Aşık olmak bana göre yüreğin atışında
Pervanenin kendisini yakması aşk demektir
Bülbüllerin gül dalında aşk ile ötüşünde
Güllerin ise aşk ile kokması aşk demektir
Can-ı gönülden kulak ver âşıkların âhına
Nice umutlar saklıyor gecenin sabahına
Mana âleminden yaklaş Hak’ın nazargâhına
Kulun kalbine bu gözle bakması aşk demektir
Dermanı bulunmaz sanma kanayan yaraların
Sebebi nedir içinde bitmeyen nâraların
Bunca coşkun ırmakların çağlayan derelerin
Hiç durmadan gürül gürül akması aşk demektir
Ona teslim olanların olmaz derdi tasası
Kulluğu bilmek değil mi insanlığın yasası
Uzatmaya ne hâcet var Hak’tır sözün kısası
Boynu bükük yetimlerin lokması aşk demektir
Gülizar’a sorar isen inanmışım kadere
Dilerse Mevlâ gönlümü hiç uğratmaz kedere
Nefsin her bir arzusunu çalıp da yerden yere
Gururu kibri kökünden yıkması aşk demektir
Selâmetle Eyvallâh