- Sıfır kalori sloganının karanlık yüzü yapay tatlandırıcılardır. Çoğu kimyasal işlemlerle elde edilen, Avrupa’da 19 farklı türünün sınırlı miktarda kullanımına izin verilen, az miktarda kalori içerdiği düşüncesiyle masum sanılarak giderek daha yaygın biçimde kullanılan yapay tatlandırıcılar günümüzde içerdikleri ciddi sağlık riskleriyle ön plana çıkıyor. Sakkaroz veya diğer adlarıyla sükroz veya çay şekeri olarak bilinen şekerin yerine kullanılan yapay tatlandırıcıları daha iyi tanımamız ve riskleri hakkında bilgi sahibi olmamız faydalı olacaktır.
Güncel araştırmalar göre; Dünya Sağlık Örgütü tarafından, serbest şekerlerin günlük kalori katkısının %10'undan fazlasını oluşturmaması önerilir. Serbest şekerden elde edilen kalorinin %5'e kadar bir azaltılması tavsiye edilmektedir. Sağlıklı olan karbonhidrat (şekerli gıda) alımı; doğal gıdalarla, işlenmemiş veya en az işlenmiş biçimde, kompleks karbonhidrat alımıdır. Tam buğday unu, mısır unu, tam tahıllar, fasulye, mercimek, bezelye, makarna, kepek, yulaf, mısır, arpa, patates, kepekli pirinç gibi gıdalar sağlıklı kompleks karbonhidrat yani faydalı şeker içeren besinlerdir. Kan şekerini yükseltme hızı, metabolizma kontrolü ve benzeri hususlarda bu gıdaların doğal halleriyle günlük dengeli ve yeterli alımı önemlidir. Oysa günümüzde kimyasal olarak üretilen tatlandırıcıların kullanımı yaygınlaşmakta ve işlenmiş gıda ürünlerinin tüketimiyle giderek daha fazla kimyasal yapay tatlandırıcıya maruz kalmaktayız. Tatlandırıcılar, gıda imalatında şeker yerine tatlandırıcılar olarak gıdalara tat vermek için kullanılan maddelerdir. Günümüzde yapay tatlandırıcılar daha düşük kalori içerdiği düşüncesiyle yetişkinler ve çocuklar tarafından tüketilen birçok işlenmiş gıda türlerinde giderek daha yaygın kullanılmaktadır. Daha düşük kalorili yapay tatlandırıcı içeren yiyecek ve içeceklere baktığımızda; yoğurt ve mayalanmış süt ürünleri, sakızlar, şekerlemeler ve şekerli atıştırmalıklar, gıda takviyeleri, diyet alkolsüz içecekler, şekerli alkolsüz içecekler, sosisler ve diğer et ürünleri gibi aklımıza gelen veya gelmeyen birçok işlenmiş gıdada yaygın kullanımını görüyoruz. 1976 yılında kimyasal bir işlemle üretimi keşfedilen sukraloz; çay şekerine göre 600 birim daha fazla yoğun tatlandırma kapasitesine sahiptir. Sukraloz gıdalarla alındığında zayıf bir şekilde emilir, çok az metabolizmaya uğrar ve değişmeden alt sindirim sistemine girer. Tüketilen sukralozun %85'inden fazlası kalın bağırsağa ulaşır. Bu nedenle, sukraloz, bağırsakta bulunan faydalı bakteri topluluğu olarak bilinen mikrobiyota yapısını değiştirebilir. Bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Kronik ve riskli birçok hastalığın oluşumuna zemin hazırlayabilir. Beyin kapasitesi, hafıza, davranışlar olumsuz etkilenebilir. Diyet ürün diye isimlendirilen yiyecek ve içeceklerde, sakızlarda, şekersiz reçellerde, işlenmiş çay ve kahveli içeceklerde kullanılan sukraloz ciddi sağlık risklerine yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, yakın tarihlerde; sukraloz gibi yapay tatlandırıcıların kilo kontrolünde etkisiz olduğu ve tüketiminin uzun vadede kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskini artırabileceği belirtildi. Oksidatif stres artışı, hücre, doku ve organların ömürlerinin kısalması, yaygın inflamasyon (iltihap) ve genetik yapıda bozulma sonucu kansere varan ciddi hastalıklara yol açma riski bugüne kadar sukraloz maruziyetine ve sukralozdan oluşan sukraloz-6-asetata bağlı oluştuğu düşünülen sağlık sorunlarının bir kısmını oluşturmaktadır. Ayrıca sukraloz tüketimi çeşitli araştırmalarda; diyabet, kısırlık, migren ataklarını tetikleme, felç, obezite, genler üzerine hasar gibi çok sayıda ciddi hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Bu yazıda sizlere sukralozun sağlık risklerinden bahsettim ama sukraloz dışındaki diğer 18 yapay tatlandırıcının da benzer veya farklı sağlık riskleri içerebileceğini unutmayalım. ‘Sıfır Kalori, Diyet Ürün’ gibi sloganlara mesafeli yaklaşarak; doğal, sağlıklı ve en az işlenmiş, en az kimyasal katkı maddesi içeren gıda ürünlerinin tüketiminin en sağlıklı beslenme biçimi olabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.