Şahsiyet pazarı

Abone Ol

İnsanın belirgin özelliklerinden oluşan şahsiyet, zaman içerisinde oluşur. Genetik kodlardan gelen özellikler de çoğu zaman bu oluşmada baskındır. Zamanla aile, okul ve çevreden kazanılan olumlu veya olumsuz etkiler ile şahsiyet bir kalıba girer…
Huy, potansiyel şahsiyet özellikleri olarak yedisinde ne ise yetmişinde de odur. İnsanın huyundaki şekillenme şahsiyetini oluşturur. Şahsiyet; sahip olan insana olumlu anlamda kullanılır…
Hakikatte şahsiyeti çukur seviyesindeki birinin idealist, adanmış bir hizmet insanı olarak görülmesi de maalesef alışılagelmiş bir durumdur. Toplumda, ekran önünde tanıdığımız bazı kişilerin hiç layık değilken yüksek şahsiyetli görünmeleri ise tamamen bir iletişim başarısıdır. Gerek kişinin ikna gücü gerekse sahip olduğu maddi algı gücünün bu başarıya katkısı büyüktür…
Dedem rahmetli “Büyük lokma ye ama büyük laf söyleme” derdi. Çünkü mahcup olursun anlamı vardı ikazının içeriğinde. O zamanlar utanma diye bir özellik vardı insanlarda, çağımız insanı ise “Utanma duygusu imandandır” sözünü geride bırakalı çok oldu…
Menfaati için dün söylediğinin bugün tam tersini savunan, koca koca laflar söyleyip hepsini bir günde unutan insanların satıldığı yerdir şahsiyet pazarı. “Ar damarı çatlamış sözünün cinsiyet ayrımı olmaz” derdi rahmetli dedem…
Hakikati arayan insanın, dünyaya bakışının değişmesi olgunlaşması yadırganacak bir durum değildir. Ancak değişimin ani ve bir menfaat karşılığı olduğu anlaşılırsa bu sevenleri açısından da hayal kırıklığına sebep olur. Kişisel çıkarları için; insanların duygularıyla oynayan, hamaset yapıp galeyana getirenlere ne demeli bilmem…
Süslü laflar ile etikten, ilkeden, ahlaktan, kutlu davadan, idealden, ülküden bahseden, sözde şahsiyet abideleri peşine taktıkları masum insanlar üzerinden rant devşirmeyi de marifet sayarlar. Alkışlatırlar ağlanacak hallerini. Çağımızda, bir gün arayla ak dediğine kara diyenin insan içine çıkamaması gerekirken, elde ettiği koltuk ile bey olması, efendi olması, el üstünde tutulması sıradan oldu...
Sözüne güvenilen, emanetine sadık, dürüst, mert insanların gösteriş ve beğenilme istekleri pek olmadığından; bu değerlerin sözünü edip kullananlara karşı tavırları, acımaktan başka bir şey değildir…
Bir saniye sonrasının garantisi olmayan bu fani dünya için değer mi?
“Menfaat için güç sahiplerine dalkavukluk yapandan daha alçağı yoktur” der, Şeyh Şamil…
Muhabbetle…