Özgüven için adil olmak

Abone Ol

Kerem kendini hiçbir zaman tam hissedemiyordu. İçinde oldum olası hep bir memnuniyetsizlik vardı. Tabiri caizse kendiyle barışmaya niyeti yoktu. Eleştirileri olduğu gibi kabul eder, başarısızlığın nedenini kendi varlığı ile ilişkilendirirdi. Hayatın ona tüm olumsuzlukları getirdiğini, güzel olan ne varsa tesadüfen geliştiğini düşünürdü. Tabi tüm bu yaşantılar içinde uzun süreli mutluluk yaşaması söz konusu olmuyordu. Yüzündeki hüzün çizgileri onu kararsız ve silik gösteriyordu. Kerem öyle kapatmıştı ki kendini, yapacağı ne varsa erteler olmuştu. Ne zaman adım atmak istese “ya yanlış yaparsam, ya doğru değilse, bana kızarlar, kimseyi rahatsız etmeyeyim…” gibi uzayıp giden cümleler içini kemiriyordu. O da çareyi karşısındakilere bırakmıştı. Kendisinden bir şey istenirse canla başla çabalıyor, elinden geleni ardına koymuyordu. Ama tek başına herhangi bir şeye el atmıyordu. Yıllar geçiyor Kerem ne uzuyor ne kısalıyordu. Hatta sevilen biri olmasına rağmen aranan ya da tercih edilen kişi olamıyordu. Bu durumun farkında olması onu en çok üzen konuydu. İşte böyle anlarda kendini desteklercesine “ne önemim var ki, zaten hayat bana ne zaman güzel yüzünü gösterdi ki” deyip daha da karanlığa gömülüyordu..
Hikayemizde dönem dönem ruhumuz bulutlanabilir. Yağmurlar içimizi acıtabilir. Hatta bu durum ölçülü yaşandığında incitmemek yanında, hayat duruşumuzda bize güç de katabilir. Yalnız ömür boyu tepemizde kara bir bulutla gezmek hem kolay değil hem adil değil. Olayların neden sonuç ilişkisinde hep birinci sıraya konan kişi olmak belli bir süre sonra öz benliği yıkıma uğratır. Kişi otomatik olarak beceriksizliğini dünyaya ilan eder hale gelir. Birbirini besleyen bu durum girişimciliğin önünde büyük bir set olur.
İnsan çevresinden beslenir, desteklenir. Yalnız en çok kendi benliğinden filizlenir ve yeşerir. Kişi kendisine ”küs” ise tüm dünya onun etrafında dönse dahi bir anlam ifade etmez.
İnsan ancak kendini ölçüsünce severek ve güvenerek gerçekleştirebilir. Bu yüzden kendimizden vazgeçmemeli, yaşantılarımızda kendimize düşen pay konusunda haksızlık etmemeliyiz.