Hem sağlık hem ekonomik hemde sosyal psikolojik açıdan etkisini arttırarak devam eden “Korona “ Turizm sektöründe de yarayı derinleştirmeye devam ediyor.
Turizm sektörü seyahat hareketlerinin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde tarihte yaşanan diğer trajik salgınlarda göz önüne alındığında etkisi itibarı ile en zor dönemeçlerden birini yaşıyor. Sektöre dünya üzerinde verilen rakamlara göre 75 milyon iş kaybı ile karşı karşıya kalabilir. Bu tamamen Koronanın seyriyle ve sonrasında bırakacağı tahribatla ilgili gibi duruyor.
Tüm havayolu trafiği durmuş gibi.. Bütün uçaklar yerde..
Tüm konaklama işletmeleri kapanmış durumda.. Milyonlarca çalışan endişeli..
Tur operatörleri ve seyahat acenteleri sıkıntıya giren nakit döngüsünü kırmanın yollarını arıyor.
Sektörün lojistik paydaşları durumu dikkatle takip ediyor. Olabilecek senaryolardan sonra bile herşey tekrar başladığında tedarik zincirinin kırılmaması gerektiğini biliyor ve önlemler almaya çalışıyorlar..
Sektörün varlığıyla direk veya endirek alakalı sektörler tarım ve hayvancılığından esnafına kadar durumu endişeyle takip ediyor ve dayanma güçlerini sorguluyorlar..
Artık zorda kalan otellere bile devletin el koyması gerektiği ile görüşler bildirilmeye başlanan bir dönemde bu oluşan durumun acil önlemler alınmazsa seyahat ve turizm sektöründe telafisi olmayan yaralar açacağı değerlendiriliyor.
Bunun yaratacağı domino etkisi yine hükümetlerin devreye daha etkin girmesiyle en aza indirilebileceğini gösteriyor.
Tümü iyi niyetli yaklaşımlarımıza rağmen en erken haziranı bulacak normalleşme günlerinin ardından oluşacak talebin sınırlı ve yavaş artan bir trend şeklinde olacağını görmemize engel olmuyor.
Alınacak ve uygulanacak tedbirlerin bütün bir yılı kapsayacak şekilde olması sektöre katkı sunabileceği değerlendirmeleri daha sıkça yapılmaya başlandı..
“Ötelemek” olumlu ama ancak “ötede” şimdilik flu olarak oluşan ama gittikçe netleşen resimde pek umut verici değil..
Evet umutlu olacağız ama bu gerçekçi yaklaşımlarımızı engellemeyecek..
Sektörde bu oluşan yeni durumda payını düşeni alacak ve sonrasında hem şirketler anlamında hem sunulan ürünler hem de seyahat edenlerin tatil alışkanlıklarında bir takım radikal değişikliklere sebep olacaktır. Bu değişimin ve gelişmelerin ekonomik ve sosyal anlamda yaratacağı hasarın en az hissedilmesi ve bu geçişin sağlıklı olabilmesi kamu otoritesinin verdiği tepkiyle orantılı olacaktır.