Sürekli gündeme getirdiğimiz “Sürdürülebilir Turizm” “doğaya, tarihe ve kültürel yaşama saygılı Turizm “ kavramları seyahat hareketlerinin Pandeminin ardından başlaması ile tekrar daha çok dillendirilmeye başlandı.
Burada ana hedeflerden biride turizm hareketlerinin bölge insanıyla da barışık olması ve sonuçlarının orada yaşayanlara olumsuz olarak yansımaması.. Aksi taktirde uzun soluklu bir hareketten söz etmemizde zorlaşacak.
Pandemi ve arkasından Rusya Ukrayna krizinin bize gösterdiği, bölge insanının bu planlamaya sadık kalma isteğinin yeterli olmaması. Ortaya çıkan kısa süreli kazanç fırsatlarının uzun vadede götüreceklerinin hesaplanmadan değerlendiremeye çalışılması.
Belki burada Kamunun daha fazla insiyatif alması zorunlu. Son zamanlarda yaşanan ve otel bölgesinin konut alanına dönüşmesi ile ilgili tartışma tamda burada merkeze düşüyor.
Şehrin konforlu ve talebe uygun yatak kapasitesini en azından azaltmayacak çalışmalar yerine bunun tam tersinin ısrarla sürdürülüyor olması uzun vadede şehrin kaybı olacak.
“Belli periodlarda sürekli değişen misafir grupları yerine sürekli yaşayan farklı ülke vatandaşlarının çoğalması şehrin ekonomik dinamiklerine zaman içerisinde olumsuz olarak yansıyacağı tartışılmaz bir gerçektir. “
Ekonomik sonuçlarının yanısıra yarattığı sosyal sonuçlarında dikkatten kaçırılmaması gerekir.
Özellikle binbir güçlükle şehrimize kazandırılan ve Üniversite şehri olarak övündüğümüz son on yılda bugün gelinen durum konaklama şansı olmayan öğrencilerin çokluğudur.
Kamu ve özel sektörde çalışanlar artık bölgemize gelmemek için ellerinden geleni yapmaktadır.
Bir çok site ve apartmanda gerek satışlarda gerekse kiralamalarda bölge insanı yok sayılmaktadır.
Sosyal kırılmaları getirmeye aday bu gelişmeler daha çok konut yerine var olan konaklama tesislerini iyileştirme ve daha konforlu hale getirerek turist diye hitap edebileceğimiz misafir sayısını arttırmak ve tüm yıla bu hareketi yaymakla olumluya çevrilebilir.
Sürdürülebilir Turizm ülke ve bölge kalkınmasının ana hedefi olmalıdır.
Klasik olacak ama ;
**Doğanın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlar
**Yerel ürünlerin üretiminin teşvik edilmesini sağlar
**Yerel halkın kentlere göç etmesini engeller
**Şehir ve kırsal alanlardaki kültürel farklılıkların azalmasını sağlar
**Kültürel miras ve değerlerin korunmasına destek verir
**Yerel halkın yaşam kalitesini dengeli olarak yükseltir
**Ziyaretçi ve yerel halkın barışçıl ve empati duygularını da geliştirerek eşitsizliklerin azaltılması konusunda güçlü bir bağ kurulmasına katkı sağlar.
Niyetimizin ne olduğu önemli..
Kısa zamanda kazançlar uğruna kendi kimliğini kaybeden bir şehir mi ?
Yoksa,
Varolan değerleriyle fark yaratabileceğini kanıtlamış ,tarihiyle, doğasıyla ve kendiyle barışık bir Turizm şehir mi ?