Koronavirüsü dünyayı yakıp kavuruyor. Herkes de ve her kesimde bir endişe, korku, belirsizlik hakim.
Önü kesilemeyen virüs dalga dalga yayılıyor. Şimdiye değin dünya genelinde 20 binden fazla kişinin ölümüne yol açan virüsün Türkiye'ye sıçradığı tarih 10 Mart. Yani ilk vakanın resmi olarak tespit edildiği ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklandığı tarih. Bu andan itibaren ülke genelinde peş peş önlemler alındı. Bütün yurtta her seviyedeki öğretim kurumları tatil edildi. Tren seferleri durduruldu. Eğlence kulüpleri kapatıldı. Cemaatle namaz kılmanın yasaklanması gibi daha bir çok tedbirler ardı arkasına geldi. Biz bizi ilgilendiren bölümüne gelelim. 12 Mart tarihinde yapılan toplantıdan çıkan diğer bir karar ise spor müsabakalarının seyircisiz oynanması idi. Ligin 26.ncı haftası MKE Ankaragücü ve Çaykur Rizespor arasında oynanan müsabaka ile seyircisiz olarak başladı. Alanyaspor kendi evinde Gaziantepspor'u konuk etti. Karşılaşma ile ilgili yazılacak tek bir notum yok. Ben sporun ne için yapıldığının, amacının ne olduğunun derdindeyim. Futbolun bir endüstri olduğunu söyleyip duruyoruz. Her kesimde olduğu gibi bizim ülkemizin futbolunun da üreten değil, tüketen bir endüstri olduğuna yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim.
Tadı tuzu olmayan, oynayanın da, izleyeninde tad almadığı müsabakalar izledik. Evinde veya kahvehanelerde televizyonun başında maçı izleyenlerin aklında hep aynı soru vardı. "Alınan bu seyircisiz oynama kararı ile karar vericiler bizi mi koruyorlar, yoksa sporcuyu mu? Eğer Bizi koruyorlar ise biz niye bu kahvehanede dib dibe maç izliyoruz. Stadda olsak açık havada virüsü kapma olasılığımız çok daha düşük olmaz mıydı?" Evet şahsımda dahil olmak üzere onlarca kez aynı soruyu soran spor sever ile sohbetim oldu. Endüstrinizi mi koruyordunuz? Endüstriniz korundu mu? Aslında nereden tutsanız bir çıkarlar karşamaşına denk geliniyor. Sporcuyu korumak için seyircisiz oynanan müsabakalara karşılık yayıncı kuruluşun çıkarlarını korumak için tıklım tıklım doldurulan kahvehaneler. Havasız tıkış pıkış ortamlara tıktılar hepimizi. Nihayetinde alınan önlemlerin sonucunda buralarda kapandı.
Aynı hafta Galatasaray ile Beşiktaş arasında derbi müsabakası vardı. Ömrüm boyunca izlediğim en zevksiz maçlardan birisi oldu. Seyircisiz maç izlemenin hiç bir önemi yok nezdimde. Her zaman eleştirmişimdir "seyircisiz" oynatma cezasını. Sporun bütün güzelliğini yok ettiğini savunmuşumdur. Hala da savunuyorum. Bu maçın ardından Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim basın toplantısında ne diyor du? "İki hafta sonra milli takım arası var. O zamana kadar erteleseydiniz. Benim çocuklarımın canı neden önemli değil? Ben bunu Türk futbolu adına söylüyorum. Ülke olarak yeri geldiği zaman her yerde beraber olabiliyoruz, burada neden olmayalım?" demişti. "Bizim canımız, ailemiz yok mu? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz?" ifadesini kullanmıştı tecrübeli teknik adam. Gelinen noktada Galasaray ikinci başkanı Abdülrahim Albayrak ve bu sözlerin sahibi Fatih Terim hastanede Covid-19 tedavisi görüyorlar. 17 Mart tarihinde Alanya Posta TV ekranlarında değerli abim Ercan Yıldırım ile yaptığımız Basın Tribünü Programında bende ona şu soruyu sormuştum "Abi neden ligleri ertelemiyorlar. Şimdi biz hafta sonu Başakşehir'e gideceğiz. Bizim iki futbolcumuzda virüs tespit edilse bütün takım karantinaya alınsa ne olacak?" Evet ne olacaktı? Bizim takım sahaya çıkmadığı için hükmen yenik mi sayılacaktı? Kaldı ki Başakşehir Kulüp Başkanı Sayın Göksel Gümüşdağ ve eşininde sonuçlarının pozitif çıktığı haberleri geldi.
Ve liglerin ertelenmesi spor camiasından yükselen seslerin ardından 19 Mart tarihinde bütün federasyon başkanları ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu tarafından yapılan toplantı ile duyuruldu. Tekrar tekrar yineliyorum. "Seyircisiz oynatmak" kararını aldığınız gün erteleyecektiniz bu ligleri. Ligler ertelendi. Ve ne zaman başlayacağı konusunda hiç kimsenin bir fikri yok. Olamazda zaten.
TFF Başkanı Sayın Nihat Ödemir, maçların oynanmaası ve seyircili oynanabilmesi için çalışma yaptıklarını belirterek "Hedefimiz, en kısa sürede tekrar liglerimizin başlaması, hem de seyircili maçlarla dönmek istiyoruz. Takvimi, Türkiye'nin olumlu gidişini de gözleyerek belirleyip, paylaşacağız" ifadelerini kullanmış. Lütfetmişler kendileri.
EURO 2020 (2021 yazına), Şampiyonlar Ligi (süresiz), Avrupa Ligi (süresiz), İngiltere (Nisan ayına), Almanya (Nisan ayına), İtalya (Nisan ayına), Fransa (süresiz), İspanya (2 maç haftası), Avusturya (Nisan ayına) peş peşe ertelenirken Türkiye kararı almakta, hemde süresiz olarak almakta, aslında geçte kalmamıştır diyede düşünmüyor değilim. Biraz umursamaz davranılsa, iki hafta daha seyircili maç oynansaydı durum daha da kötüleşebilirdi. Bu noktada eleştirimiz liglerin geç ertelendiği değil, seyircisiz oynatılması, baktılar olmadı erteleyelim bari demelerinedir. Bunu da dip not olarak düşelim.
Şimdi ligler ertelendi. Buraya kadar herşey güzel. Asıl sorularımız bundan sonra başlıyor.
Malumuzunuz Türkiye Liglerinin büyük bir çoğunluğunu yabancı futbolcular oluşturuyor. Şöylede diyebiliriz, bazı takımlar ilk 11 de yerli futbolcu olmadan sahaya çıkıyor. Bu futbolcular liglerin ertelenmesi ile ülkelerine dönmek isteyeceklerdir. Kulüpler ülkelerine dönmek isteyen futbolculara izin verecek mi? İzin verilirse bu futbolcular ülkelerine gittiklerinde 14 gün karantina da kalacaklar. Çağırdık geldiler, 14 gün de burada kalacaklar mı?
Süper Lig takvimi henüz belli olmadı. EUFA Şampiyonlar ligini ve Avrupa Ligini süresiz olarak ertelemiş olmasına bakılarak oluşturulacak takvim belirsizliğini koruyor. Mayıs ayını aşma durumu olası. İspanya ve İtalya Haziran sonuna ligleri yetiştiremeyeceğini UEFA'ya bildirdi. Türkiye'de de muhtemelen sarkma olasılığı sözkonusu. Sözleşmeleri Mayıs sonunda sona erecek olan futbolcuların durumu ne olacak? Bu futbolcular ile sarkma durumunda, "kısa süreli geçici" sözleşme" mi yapılacak? Durum ne olacak?
İyimser bir takvim ile Süper Lig'in Haziran sonuna bitirildiğini varsayalım. Yeni sezon öncesi hazırlık süreci ve transfer dönemi için de yenilenen bir takvim çalışması olacak mı? Ağustos ayında başlayan liglerin, ileriki aylara ötelenmesi sözkonusu mu?
Liglerin başlaması aslında bir anlamda da Bilim Kurulu'nun tavsiye kararı ile paralel şekilde devam edecek. İngiltere, İspanya ve Fransa da 1 Mayıs'ta, İtalya'da ise 1 Haziran'da başlanılması planlanırken; UEFA'nın da genel kaanati liglerin Haziran sonuna kadar bitirilmesi yönünde. Onu biliyoruz ama bu şu andaki baktığımız fotoğrafa göre biraz imkansız gibi. TFF'nin olası senaryolar üzerine çalışmalar yapıp spor kamuoyu ile paylaşması gerekli.
İşin maddi boyutu ise başka bir konu. Takımları çok ciddi ekonomik sıkıntılar bekliyor. Yayın geliri, performans primleri, sponsorluk gelirleri ve maç günü gelirleri gibi faydalanılamayacak kalemler var. Süper Lig takımları yüksek maaş ödedikleri futbolcular ile yeniden masaya oturacak gibi görünüyor. Almanya ve İtalya'da bazı takımlar, futbolcularından maaşlarında indirim ya da yeni bir ödeme takvimi belirlemesi istedi. Sion takımının maaşında indirime gitmeyen tüm futbolcularının sözleşmelerini feshettiğini biliyoruz.
Maddi kayıplar bir çok planı da alt üst edecek. TFF'nin (FFP) Finansal Fair Play sisteminden dolayı eli kolu bağlanan Süper Lig kulüpleri için yeni bir düzenleme yapıp yapmayacağı ayrıca bir merak konusu. Federasyon yeni sezon için bütçe hesaplamalarında kulüplere kolaylıklar sağlayacak mı?
Federasyonun kulüpler ve spor kamuoyu tarafından merak edilen bütün sorulara şeffaf bir şekilde yanıt vermesi çok önemli. Her kesim durumun nasıl olacağı konusunda bilgi sahibi olmalı bence. "Sen ne konuşuyorsun. Yarının ne olacağı, kimin öleceği, kimin kalacağı belli değil" sorunuza cevaben Sayın Federasyon Başkanı Nihat Özdemir'in "Herkes kafasına göre, kendi kendine konuşuyor. Karar verici biziz. Ne play-off ne de liglerin mevcut haliyle tescili gündemimizde yer almıyor" sözleri ile cevap veriyorum. Sayın Başkan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu'na, 7 maddelik bir rapor verdiklerini belirterek, "Bu raporda süreçle ilgili bir dizi senaryolar var ve sadece Sayın Bakan biliyor" diyor. İşte o senaryoları bizlerde bilmek istiyoruz.
Bu sürecin iyi yönetilmesi, şeffaf yönetilmesi kulüpler için, spor kamuoyu için, yöneticiler ve yönetilenler için önemli. Nihat Özdemir yönetiminin göreve geldiği günden bu güne "ben yaparım olur" mantığını benimsediğini hepimiz görüyoruz. Bu sene TFF yönetimine, VAR sistemine, hakemlere yönelik oldukça eleştiriler olmuştu. Mesala ben açıklanmasını istiyorum. Sayın Özdemir'in "liglerin ertelenmesini istemeyen kulüp yöneticileri var" dediği iddia ediliyor. Kimse çıkıp açıklasın kardeşim. "Şu şu kulüpler istemiyor ertelenmesini" desin. Bizde bilelim. Fatih Hoca'nın dediği gibi, şampiyonu belirleyelim, tescil edelim, kapatalım kepengi kardeşim. Şampiyonluk hangimizin canından önemli. Kazanılacak hangi kuruş sizin canınızdan değerli?
Gelelim endüstri meselemize. Şaka değil, gerçekten tüketen bir toplumuz. Dünyanın neresinde çer çöp var onları bulup geliyoruz. Kendi kendimize çalıyor, kendi kendimize oynuyoruz. Sonrada "ne oynadık beee" gibi lüzumsuz münakaşalar. Bizim ligimizde futbol falan oynanmıyor kardeşim. Galatasaray'ın kazandığı o zamanki adı ile UEFA Kupasının dışında uluslar arası hangi başarımız var. Hangi kulübümüz nerelerde neleri başarmış? Şu kulüp şu kadar şampiyonluk yaşamış. Şu kulübün şu kulübe karşı şu kadar üstünlüğü var. Allah aşkına ne önemi var? Yurt dışında oynayan futbolcularımıza bakalım. Cengiz Ünder, Çağlar Söğüncü, Merih Demiral, Yusuf Yazıcı dışında kim var? Ancak gelenler çok var. 'Sanayici Mehmet abimin şehrimin takımına destek olayım, gidip birazda stres atayım diye kıt kanaat kazandığı para ile aldığı biletlerin parasını Portekizli, Ganalı, İspanyalı, Yunanistanlı, Polonyalı, Almanyalı, Bosnalı, Brezilyalı daha diğer bir çok ülkenin vatandaşı futbolculara ödemiyor muyuz? Bu paralar bizim ülkemizde mi kalıyor zannediyorsunuz? ' Giden Milyon Euro'larımızın hesabını yapmıyoruz. Ülke futbolunun her geçen gün bir önceki günden iyiye gitmediği aşikar. Geçtiğimiz sezon şampiyon olan takımımız şimdi neden yok uluslar arası liglerde? Neredeler diğer takımlar? (Başakşehir'i konunun tamamen dışında tutuyorum) Aslında sorgulamamız gereken ve hesap sormamız gereken başlıca konu bu. 1.nci Lig'de mücadele eden Altınordu'yu tamamen tenzih ederek soruyorum; ülkemizin ciddi bir altyapı sorunu yokmu sizcede?
Değerli okurlarım. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs için lütfen kişisel önlemlerinizi alınız. Özellikle dışarıya çıkmamak için çok büyük özen gösteriniz. Unutmayalım ki virüs havada dolaşmıyor, virüsü insanlar taşıyor. Elbette hayat devam ediyor. Bu bilinçle dışarıya çıkmak zorunda kaldığımız zamanlarda sosyal mesafeye dikkat edelim. Kişisel temizliğimize özen gösterelim. Bu günler elbette geçecek. Kendi sağlığımızı korumamızın, toplumun sağlığını koruma olduğu bilinci ile hareket edelim lütfen.
Sağlıklı günlerde güreşmek dileğiyle, Allah'a emanet olun.