Turizm sektörü Pandeminin gölgesinde gerileme yaşarken farklı bir sorunla daha yüzleşmek zorunda kaldı. Sektöre yıllarını vermiş çalışanlar sektörde yaşanan daralmanın etkisiyle farklı alanlara kaydı ve 2022 yılına umutla bakarken diğer yandan olası personel sorunu daha fazla dillendirilmeye başlandı. Kaldı ki on milyonlarca dolarlık yatırımlarla yapılan devasa tesislerin yeterliliği olmayan personelle başarıya ulaşması zor görünüyor. Pandemi döneminde sektör değiştiren personelin anlaşılabilir sebeplerden dolayı geri dönmeyeceği ortada iken var olan istihdamı korumak ve yenilerini sektöre kazandırmak için yeni senaryolar üzerinde çalışılmaya başlandı.
Aslında Pandemi öncesi de zaman zaman gündeme gelen bu konuda en önemli sıkıntı yapılan işin mevsimlik olmasından kaynaklanıyor ve yıllar içinde gelir düzeyleri düşen sektör çalışanlarının sektöre mesafeli davranmaya başlaması ve ilk fırsatta farklı sektörlere yönelmesi “nitelikli istihdam” sorununun sürekli gündemde kalmasına yol açmıştır..
Belki bir takım çabalarla sezonlar atlatılabilir ancak bu sorunun tekrar karşımıza çıkmasını engellemenin en önemli unsuru çalışanlara yıl boyunca istihdam sağlamaktan geçmektedir. “Yaşadığımız en iyi sezonlarda bile sezon sonu işini kaybetme endişesi yaşayan çalışanlardan verim almak zor olduğu kadar sürdürülebilir turizmin önündeki en büyük engeldir.”
Hizmetin ön planda olduğu Turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu işgücünün sektöre hazır hale getirilmesi ve değişen, büyüyen ve gelişen sektörün beklentilerine cevap verecek özellikleri taşıması için bu alanda eğitim veren kuruluşların programlarını sektör ile işbirliği içinde yapması önemlidir. Bu eğitim kurumlarının müfredatları bile oluşturulurken günün gerçeklerine göre oluşturulması buradan sektöre katılacakların verimliliği açısından değerlidir.
Özellikle Turizm meslek liseleri ve üniversitelerin turizm bölümünde okuyanların aynı zamanda sektörü yaşayarak hazırlanmalarını sağlamak için okulların açılış kapanış zamanlarının bölge gerçeklerine uygun olarak düzenlenmesi onlara okurken çalışma imkanı sağlayacağı gibi aldıkları bilgileri pratik olarak kullanmalarını sağlayacak ve kendilerini geliştirme konusunda olumlu katkıları olacaktır.
Alanya gibi Turizm bölgesinde bu anlamda eğitim alanların okullarının haziranda kapanıp eylülde açılması bunun önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. “Burada amaç tesislerin sadece stajyer alarak personel giderlerini düşürmek değil onların sektöre verimli, bilinçli olarak katkı sunmasını sağlamak olmalıdır. “
Antalya , Muğla ve Aydın başta olmak üzere turizm bölgelerinde meslek lisesi olmasa bile normal ders programlarında bölgenin ana gelir kaynakları olması sebebiyle turizm ile ilgili derslerin olması yeni yetişen neslin bu alana ilgi duymasına katkı sunacaktır. Ayrıca bölgede direk veya dolaylı yoldan turizm sektörüne hizmet verenlerin çokluğu düşünüldüğünde bu temel bilgilerin alınmasının önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.
Özellikle eğitim sorunu başlığı altında verilen eğitimin niteliği de önemlidir. Yabancı dil eğitim seviyesinin yükseltilmesi, verilen derslerin güncel olması, uygulamalı eğitimin esas alınması sektörün beklentileri arasındadır. Konaklama hizmetlerinden acente hizmetlerine, yeme içme sektöründen alışveriş hizmetlerine kadar sektörün ilgilendiren tüm hizmetler hızlı bir değişim ve gelişim gösterdiği kadar misafir beklentileri de sürekli değişmektedir. Öğrencileri bu ortama hazırlamak için eğitim veren kurumların bu ihtiyaçları giderecek programların hazırlanması konusunda hassas olmaları gerekmektedir. Sektörün konaklama ve organizasyonlarda yelpazesinin son yıllarda farklılaşması, misafir taleplerinin değişmesi, dijital alanda meydana gelen değişikliklerin sektöre yansıması eğitim kurumlarının da kendini güncellemesini zorunlu kılmaktadır.
Turizm sektöründe en önemli unsurlardan biri yüz yüze verilen hizmetler ve bu hizmetleri verenlerdir. Tesis içi yapılan eğitimlerin önemi kadar mesleki eğitim veren kurumlarında sektöre vereceği katkı değerlidir.