Uzun günlerin en büyük faydası düşünecek zamanın çok olmasıdır. Bazen anıların eteğine yapışıyor bazen de gelecek için planlar kuruyorum. Geçmişle barışık, gelecek için ise biraz endişeliyim. Gerçi şimdilerde "bugün" bile kayıpken.
Eğitim için atılan adımları takip ediyorum. Ben olsaydım şöyle yapardım, dediğim zamanlar da oluyor. Daha ne yapsınlar, dediğim de. Gerçek şu ki, tembel bir nesil yetişiyor, yemeğini önüne koyup, başını okşadığımız. Aman! O düşmesin, tökezlemesin, hiç zorluk bilmesin. Sonuç ise ayakkabısının bağcıklarını bağlayamayan cırt cırt nesil...
Belki ondandır ki geçmiş yakamızı bırakmıyor. Her an kıyaslayıp duruyoruz. Bizler şöyleydik, bizler böyleydik. Gerçekten başkaydık.
Robot asrının robotik insanları hepimizi korkutuyor. Eğitim merhameti, insanlığı bir kenara iterse sonuç felaket olur. Yaşlıya saygı duymayan, engeli olana sahip çıkmayan gençten sadece korkarım, ister filozof olsun.
Şimdilerde herkes üniversiteden mezun olmaya çalılıyor. Meslekler unutulmaya yüz tuttu oysa. Bir diploma da benim duvarımda beklemekte, dört dille birlikte. Bizi de keşfedecekler diye umutlu. Yaş ilerlerken heves de yavaş yavaş soluyor. Yine de kendimi şanslı görüyorum, yazmak ve yaratmak hiçbir parayla ölçülemez.
Tüm bunlardan ders çıkarmış birisi olarak eğitimle eş zamanlı evlatlarıma meslek edinmeleri için destek olmaya karar verdim. Zor zamanların artısı doğru ve eğriyi görmektir. Eğitim çok önemlidir, onu yetenekle birleştirirsek ortaya muazzam işler çıkar. Balığa zorla yürümeyi öğretemezsin. Kendi hayallerimize evlatlarımızı istemsizce misafir edemeyiz . Hayat kısa ve zor. Araştırıp ,öğrenip kendi çocuklarınızın yeteneği üzerine planlar kurun. Yarın ne getirir bilinmez ama bugün işi sağlama almazsak olmaz...