Orhan Veli “Masal” şiirinde, sıkıntı ve kaygılardan çocukluk dünyasına sığınarak kurtulduğunu şu dizelerinde söyler bize: Çocuk gönlüm kaygılardan azade; Yüzlerde nur, ekinlerde bereket; At üstünde mor kakullü şehzade: Unutmaya başladığım memleket. Şakağımda annemin sıcak dizi, Kulağımda falcı kadının sözü, Göl başında padişahın üç kızı, Alaylarla kaf dağına hareket. Çocukluğu konu almıştır ve şiirde anlatılan asıl olay, çocukluğunun kaygısızlığına özlemdir. Şiir kişisinin eskiye özlem duymasının nedeni ise bulunduğu ortamın çocukluğu kadar kaygısız olmamasıdır. Bunu anlatmak için masal ögelerine başvurmuştur ve aynı zamanda çocukluğundaki duygularını anlatmıştır. Bulunduğu zaman ve durumda yaşadığı mutsuzluğu çocukluk dönemindeki mutlu anlarını hatırlayarak gidermeye çalışmakta ve masallara dalarak kaybolmak istemektedir. Porf.Dr. Psikiyatrist Özcan Köknel de kişinin çocukluk günlerine dönme arzusunun psikolojik nedenlerini açıklarken “sorunlardan kaçma” isteğini önceler. Ona göre sıkıntılar altında ezilen kişi sorumsuz yaşamın sürdürüldüğü çocukluğuna dönmek ister. Çünkü yeni doğan bebek güçsüzdür. Bedensel ve ruhsal gereksinmelerini annesinin, babasının, yakınlarının ve çevresinin yardımıyla sağlar. Bakımı, beslenmesi, korunması, yaşamını sürdürmesi, başkasına bağlıdır. Günlük yaşamda ızdırap, sıkıntı içerisinde olanlar, endişe ve kaygıdan uzak, güvenli özgür sorumsuz çocuksu nazlarını yeniden yaşamak isterler. Birçok insan, hayatın güçlükleri karşısında çocukluklarına, annelerine ve onların yerini tutan hakiki veya hayali varlıklara sığınma ihtiyacını kuvvetle duyar. Çocukluğa dönüş isteğimiz doğa sevgisi ile birlikte doğaya gitme isteği genellikle de zamandan ve mekândan uzaklaşma isteğinde denizi aracı kılarız ki “deniz” anne metaforu olarak kullanılır çoğu zaman psikolojide. Çocukluğa kaçışımız bizim için en güvenli yere gidişi oluşturur. Diğer taraftan, çocukluk, mutlak suretle bağlı olduğumuz bir geçmiş bağı olduğu için, bugünü yargılamakta en önemli noktadır. Bu noktada çocukluğa hasret, bugünün yargılandığını ve pişmanlık duyulduğunu, geçmişin daha iyi ve güzel olduğunun düşünüldüğünü gösteriyor. Çocukluk ve çocukluğa özlem duyulan an terazinin iki tarafına konuyor ve hem etik hem de estetik bir yargılamadan geçiriliyor zihnimizde. Daha sonra çocukluğun daha iyi ve güzel olduğuna karar veriliyor. Bu değerlendirme aslında iyi ve güzeli arayan bir değerlendirmedir. Çocukluğun, şimdiki hâl ile bağı nedeniyle, değerlendirmeyi yapan aslında kendisinde iyi ve güzeli görüyor ve bilinmeyen gelecekte iyi ve güzeli tekrar ortaya çıkarabileceğini umut ediyor. Çocukluk yaşamı bir masal gibidir, yani hayal ürünü ve gerçek olmayan öğelerin harmanlandığı yetişkin kimliğimizin zorlandığı anda sihirli bir lamba gibi bize aydınlama yapıyor. Pandemi sürecinde de tedbirli normalleşmeye geçerken en güvenli bulduğumuz doğayla başlıyoruz yolculuğumuza…