Kul hakkı yemek

Abone Ol

Bütün dinler kula kulluğu reddeder. Yaratana kul olmak, başka tüm şeylere karşı özgür olmayı hissettirir. Mevkiye, makama, paraya, şöhrete, insana ve hatta nefsine tapmak akıllı insan işi değildir. Kul hakkı; tüm dini vecibelerin ötesinde hassasiyet gösterilmesi gereken bir husustur. Felsefi tartışmaların odağındaki toplum nizamının sağlanması da buna bağlıdır. Başkalarının hakkına riayet etmeyen bencil davranışlar, hayatın nizamını bozar ve toplumda sosyal adalet dengesini sekteye uğratır.
Kul hakkı, bir satış kuyruğundan başlayıp, kişinin arkasından konuşmak, hakkında suizan etmek gibi türlü türlü karşımıza çıkar. Çağımız sosyal medyasında bir paylaşımın beğenilmesi bile bazen kul hakkını ihlale gidebilir. Sevmediğimiz biri hakkında söylenen bir iftiranın paylaşılması bile buna örnektir. İşe girişte torpil kullanılması ile alınan maaşların, ihaleye fesat karıştırılması ile kazanılan menfaatlerin daha layık olanlar açısından kul hakkı olduğu aşikardır.
Kul hakkının sadece kişisel olmadığı bir durum da vardır ki en tehlikelisi de budur. Milletin vergileriyle oluşan devlet hazinesinin bir kuruşu bile kim bilir ne kadar kulun hakkıdır. Bir kişinin hakkının çiğnendiği durumların telafisi mümkün iken kamu kaynaklarının gasp edilmesi ne kadar da acı bir durumdur. Telafisi mümkün olmayan bu durumdan dolayı erenler devlet işlerinde görev almayı tercih etmemişlerdir; olur ya yanlışlıkla kul hakkına girerim diye. Sözümüz kul hakkının varlığını kabul eden vicdan sahiplerinedir. Bu hassasiyeti olmayan için anlamsızdır.
Kul hakkına girilen ve bu davranışın cezalandırılmadığı toplumlar, zamanla adalet duygusunun yok olmasıyla haklının değil güçlünün alkışlandığı, sevildiği bir kitle olurlar. Sadece kendi hakkı yenildiği zaman karşı çıkan topluluklar da bu gruba dahildir. Çünkü zulme rıza zulümdür ve zulüm artarak devam eder.
Sürekli zulüm ise zamanla kalplerin kararmasına ve vicdanların yok olmasına sebep olur. Belli bir aşamadan sonra, gözler kör olur, kulaklar sağır ve insanlar üç maymunu oynamaya başlar. Neme lazım düşüncesinin, koca Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olacağını asırlar önce Ebussuud Efendi, Kanuniye söylemiştir.
Kamu arazilerinin imar oyunları ile zimmete geçirilmesi gibi hileler de bir milletin her ferdinin hakkının yenilmesidir. Rüşvet alınması ile kesilmeyen cezalar, kaçak katlar ve daha niceleri…