Kötülükleri Hoş Görmek!

Abone Ol

Biliyorsunuz İbrahim Peygamber bir bozuk toplumun içinde yetişmişti; toplum aya, güneşe, yıldızlara tapıyordu. Kur'ân-ı Kerîm onun geceleyin göklere bakıp da tefekkürünü, yıldızlara, aya ve güneşe baktığını ve insanların buna tapmalarının doğru olmadığını, onların yaratıcısına ibadet etmek gerektiğini kendisinin bulduğunu anlatıyor. Bu güzel bir şeydir. İnsanlar elbette batıl olan şeyleri reddetmeli ama hak olan şeyi kabul etmelidir.
Batılı reddetmek de, hakka doğru bir adım gelmek olduğundan Avrupalı, Afrikalı, Amerikalı veya Eskimo, Japon, Hintli, bildiğimiz bilmediğimiz çeşitli kültürlerdeki, şirk ve küfür toplumlarındaki insanlar için, belki hakka biraz yaklaşmadır da; İslâm toplumlarında, bütün kâinatı yaratan, Allah’a inanılan bir yerde, inançsız olmak bir gaflettir, dalâlettir, şaşkınlıktır ve çok gayriilmî bir şeydir.
Kendilerinde bu durum varsa farklılığı anlasınlar. Türkiye'deki bir ateistin durumu Fransa'daki gibi, Güney Amerika'daki gibi değildir. Türkiye'deki çok daha büyük vebal altındadır. Her ne kadar yanlış örnekler çok olsa da aslını öğreneceğimiz birçok örneklik ve tarihi süreç var. Hakkın inkâr edilmesi, karşı çıkılması çok büyük bir yanlışlıktır.
En büyük kötülük küfürdür, insanların yakasını küfürden mutlaka kurtarması lazım! Kendisini şirkten, yanlış inançtan mutlaka kurtarması lazım, en büyük şer bu; bütün şerlerin de kaynağı budur!
Ondan sonra merhametsizlik, insafsızlık, sömürü, zalimlik, sırf kendisini düşünmek başlıyor. Hayat mücadelesi diye her şeyi meşru gören bir zihniyetle insanlar birbirlerine saldırıyorlar, aç kurtlar gibi birbirlerini yiyorlar. Bütün şerrin kaynağı bu inançsızlık oluyor. İnançlı insan sorumluluk duygusu taşıdığı için bunları yapmıyor. İlk önce ikaz edilmesi, en önemli ikaz edilmesi gereken şer bu. İnsanların bundan uzak olması lazım.
Ondan sonraki şerler de çeşit çeşittir. İnsanlara zarar veren çeşitli faaliyetleri şerdir. İnsanları zulme mâruz bırakan, üzen, ağlatan, inleten, yaralayan, kıran, döken, öldüren faaliyetler, onlara sebep olan işler şerdir. İnsan şerrin çeşitlerini de düşünmeli. Kimseye zarar vermemeye, şerri işlememeye, güzel ahlâka sahip olmaya çalışmalı.
Bu iki cümle biz müslümanlar için çok önemli iki hedef gösteriyor. Biz hayatımız boyunca bütün bilgimizle, kalbimizle, müktesebatımızla, aklımızla araştırıp duyduklarımızı, işittiklerimizi, süzgeçten geçirip hayırları bulup işlemek durumundayız çünkü cennetin anahtarı budur. Şerleri tespit edip kendimizi uzak tutmak ve şerlere bulaşmamak zorundayız. Şerli insanları da doğru yola getirme gayreti içinde olmalıyız.
Peygamberimiz buyuruyor ki;
"Bir gemidesiniz; siz üst katta kalıyorsunuz, ambarda da bazı insanlar var. Ambardakiler yukarıdan su almak için merdivenlerden çıkıyorlar, suyu alıyorlar, aşağı götürüyorlar. Fakat "Yukarı çıkmayalım, su hemen bizim yanımızdan gelsin..." deseler, aşağıdan gemiyi delmeye kalksalar...
Gemiyi parçalamalarına müsaade eder misiniz?
Etmezsiniz çünkü gemide herkes var. Binaenaleyh o geminin tahribinden, kırılmasından, içinin su almasından gemi batacağı için sonunda herkes zarar göreceğinden kimse müsaade etmez."
Toplum da bir gemi gibidir. Toplumda hayırlı insanlar hayrı yapacak ama şerli insanların da şerrini yapamaması için engeller, yasaklar konulması lazım. Ben bunları trafik kuralları gibi, devletin ve milletin selamet ve emniyeti için konulmuş birtakım yasaklar gibi görüyorum. Kötülüklerin yasaklanması, yapılmaması lazım. Bir de iyi bir insanın sadece iyilik yapmakla yetinmemesi, kötülüğü engellemek konusunda şuurlu olması ve bu hususta da aynı ideali paylaşan insanlarla işbirliği yapması lazım. Çünkü kötülerin faaliyetlerinden gemi batarsa herkes zarar görür.
İslâm'da kötülere müsamaha etmek yasaktır ve âyet ve hadîsler ile eski milletlerden, ümmetlerden misaller verilmiştir. Eski milletlerin âlimlerinin; şerli, kötü insanların şerlerine mâni olmadıkları, onları nasihatle doğru yola getirme çalışmaları yapmadıkları için onlarla beraber helak oldukları bildirilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de Âd kavminden, Lut, Semûd kavminden pek çok misaller verilmiştir.
O halde hayrı işlemeye çalışacağız. Hayrın çeşitlerini düşüneceğiz, arayacağız, bulacağız.
Tek başımıza da yapabiliriz ama hayrı topluca yapmak konusunda bir kollektif çalışma daha büyük hayırların yapılmasına sebep olacağından, kolektif çalışmak çok faydalı ve önemli bir aşamadır.
Hayırları kolektif yaparsak, hayrın şümulü, tesir alanı genişler...
Muhabbetle...