En korktuğun şey nedir ,diye sordular . Uzun düşünmeme ne gerek ?
Korkulandan , korkutmaktan korkarım . Yaratıcının gözünden düşmekten, yaratılanın diline düşmekten korkarım.
Felâket üstüne felaket tüm senaryoları gerçek yaptı . Şaşırmamayı iyice yeğledik. Yavaş yavaş üzülmemeyi de öğreniyoruz . Korktuğum ,korktuğumuz başımıza geldi. Tüm nimetlerin başı sıhhat anladık. Aşkı , hırsı, kibiri, mutluluğu , geleceğe dair herşeyi bir süre için sandığa kilitkedik. Yalanların gerçek, gerçeklerinse biraz daha beklemesi gerekecek.
Korkuyla ümit el ele tutuşmuş ,haneleri ayakta tutmaya çalışırken , asırlar boyunca felaket yaşayan toplumlara göç etse düşüncelerimiz.
Uçurum kenarı,cam kırıklarıyla dolu nice hayatlar kıyameti her gün yaşarken sayılı günlerimizi esirlikten uyanışa dönüştürmek elimizde . Bir elin nesi var ? Düşünceden , gönülden değil kağıttan seslenene kulak kapamak , kalp gözüyle etrafa boylanmak gerek .
Dünyayı güzellik kurtaracak derler. Elbet ki ,güzel düşünen ,güzel davranan , güzel işler görenler kurtaracak. Özümüzde , sözümüzde ve yaptıklarımızda atalarımızı örnek almak gerekir her zaman. Çünkü her insan muhakkak şu cümleyi kurar , eskiden...