Keşke demeden önce

Abone Ol
Keşke en hüzünlü kelime, yükü ağır, geri dönüşü mümkün değil. İçinde yarım kalmış, yaşanmamışlıklar…
Keşke dememek için ne yapmalı? Yapmak istediğiniz her şeyi…
İnsanı en çok yapamadıkları üzer, başkası istiyor diye yaptığı seçimlerin pişmanlığını yaşar. Merak eder; ‘’Acaba kendi bildiğimi yapsaydım nasıl olurdu? Hayatım ne kadar farklı olurdu?’’ Bu noktada, eğer zamanında kişi seçimlerini kendi iradesiyle gerçekleştirdiyse sonuç ne kadar kötü olsa da ben istedim, ben bedel ödüyorum diye düşünür, iç huzuru yakalar, kendini daha güçlü hisseder. Ancak yaptığı seçimlerde bir başkasının etkisi altında kaldıysa, sırf o kişi/kişiler için bir yola girdiyse bunun pişmanlığı altında elbet bir gün ezilecektir. Hayatının kendine ait olmadığını, bir başkasının ipotek altına aldığını fark edecektir.Yaşamımın kontrolü kimin elinde? Bu soruyu kendinize sorun. Elbette her zaman bir başımıza sırf kendi isteklerimiz uğruna kararlar almamız doğru değildir, aile söz konusu olduğunda birlikte hareket etmek en sağlıklısı. Ancak söz konusu bireyin kendi özerk yaşamıysa sorumluluk tamamen kendisine ait.
Her seçimin bir bedeli var. Yaşanan hiçbir şey boş değil. Her birey seçimlerinin sonucundan kendi sorumlu. Seçimlerini başkasının etkisi altında yapsa dahi bu durumun tek sorumlusu kendisi. Dolayısıyla seçimlerin sonucuna katlanmak da bireye düşüyor. Marketten aldığmız bir suyun bedeli nasılsa, yaşamında bir bedeli var.
Yaşamınızı ne kadar istediğiniz gibi yaşarsanız bedeli de o kadar ağır olacaktır. Ama ben zora gelemem, bedel ödeyemem diyenlerdenseniz, yaşamdan aldığınız doyum da aynı ölçüde değişecektir.
Ne kadar risk alıyorsunuz veya istediğiniz bir şey için ne kadar çabalıyorsunuz? Doğada kendi kendine var olan hiçbir şey yoktur. Yolun kenarında akan çalıların büyümek için toprağa, suya ihtiyacı vardır. Durum böyleyken oturduğunuz yerden evrene mesaj göndererek isteklerinize ulaşmak ne kadar mantıklı olabilir?
‘’Evrene mesaj gönderdim, aradığım aşkı/işi bulmak için. Ama mesajlarıma dönen kimse yok!’’
Durumun absürtlüğü ortada, ne yazık ki çok yaygın bir durum.
Bir şeyi istiyorsanız onun için çabalayacaksınız, uğraşacaksınız; belki günlerce uykusuz kalacak, belki arkadaşlarınızın tepkisine maruz kalacaksınız. Her ne olursa olsun isteğiniz, illa bir bedel ödeyeceksiniz.
Belki acı çekecek, belki yalnız kalacaksınız. Zorluklara direnmeyi bıraktığınız anda bilin ki hayaliniz de aynı hızla sizden uzaklaşacak. Onu isteyen sizsiniz, onu seven sizsiniz. Sizin yerinize bir başkası ne uğraşacak ne de sahip olacak.
Pasif tutumunuzu bir kenara bırakın. Neyi istiyorsanız seçiminizi ona göre yapın. Sonucu göze alın, yaşamınıza kendiniz yön verin. Yaşamınızın baş rolü size ait ve hikayeye kahramanlar yön verir, figüranlar değil ;)