Kelebek etkisi

Abone Ol
İletişim kurmak, insanın doğal ihtiyaçlarından biridir. Sözel iletişim ve sözsüz iletişim olarak ikiye ayrılabilir. Özellikle sözsüz iletişimin (neden dili, jest ve mimikler) kişiler üzerinde daha etkili olduğu bilinmektedir.  Kendimizin farkında olmak karşı tarafa nasıl bir mesaj verdiğimizi de fark etmemizi sağlar. Kimi zaman etkili iletişim yöntemleriyle ilgili yazılara denk gelmişsinizdir. Belki de  ''Ben bunlara dikkat etsem dahi sonuçta karşı taraf değişmedikten sonra ne işe yarayacak.'' gibi düşüncelere kapıldınız. 
Ancak ''Kelebek Etkisi'' denen bir durum vardır. Konumuza göre abartılı bir örnek, yine de bilmenizde bir sakınca yok. Kelebek Etkisi'ne göre Afrika'da bir kelebeğin kanat çırpması, Amerika'da kasırgaya neden olabilmekte. (Konuyla ilgili olarak Kelebek Etkisi isimli filmi izlemenizi öneririm.) Yani sizde olan bir değişim direkt veya dolaylı olarak karşı tarafı, diğerlerini etkileyecektir. Bu nedenle siz değişime önce kendinizden başlayın, önce kendinizi düzenleyin.
Başkasını suçlamak kolaydır her zaman, en zoru ise kişinin kendini eleştirmesidir. Kişinin eksikleriyle yüzleşmesi kolay değildir. Eve gelen misafirin çocuğu meyve suyu istediğinde, eğer evde yoksa, o an kötü hissederiz genelde; bir eksikliktir çünkü. Söz konusu eksiklik kişiliğimizle, davranışlarımızla ilgiliyse yani doğrudan kendimizle ilgili olduğunda fark etmek ve kabullenmek oldukça güçtür.
Olayları objektif bakış açısıyla değerlendirmek kolay değildir, duygusal bağımız olan kişilerle ilgili olaylarda neredeyse imkansızdır. Duygularımızla değerlendirdiğimiz olayların sonuçları da doğal olarak daha incitici olacaktır, kimi zaman da hatalı...
Tamamen duygulardan bağımsız hareket etmek de doğru değildir. Mekanik bir yapı değiliz sonuçta. Ancak duygularımızın ve düşüncelerimizin farkında olarak, dengeyi kurarak hareket etmek her zaman daha sağlıklı sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.
''Aşırılıkların altına zıttını arayın.'' çok sevdiğim bir sözdür. Kendinizi gözlemleyin, en çok hangi duruma, davranışa tepki veriyorsunuz? Bu size kendiniz hakkında fikir verecektir. Belki de o kızdığınız davranışı kendinizde de barındırıyorsunuz veya siz de öyle olma ihtimaliniz olduğuna inanarak korkuyorsunuz, kendinizden emin değilsiniz belki de kim bilir?
Psikolojide savunma mekanizması denen bir kavram vardır. Organizman zorlandığı konularda baş edebilmek adına bazı savunmalar geliştirir. Birçok çeşidi vardır, ben bir tanesi ile örnek vermek istiyorum:
Yansıtma savunma mekanizmasında kişi kendinde gördüğü olumsuz duygu ve davranışları, hoş karşılanmayacağını düşündüğü durumları  bir başkasında görür. Örneğin dedikodu yapmayı seven bir kadın, komşusunun dedikoducu olduğunu savunur veya eleştirel bir kişi bir başkasını eleştirel olmakla suçlar. Kişi bu savunma mekanizmaları aracılığıyla vicdani bir rahatlama sağlamaya çalışır.
Şimdi bir kez daha kendinizi düşünün. Verdiğim örnekler size bir şeyleri çağrıştırmış olabilir mi? 
İnsanız, hata yapma hakkımız var, kusursuz olmak imkansız. Eksikliklerimiz, zayıflıklarımız olacak. Yetersiz hissetmemiz olağan zira her şeye yetmemiz mümkün değil. 
Ancak kendimizin farkında olursak, zayıf yönlerimizin bilincinde olursak onları nasıl kontrol edebileceğimizi, eksikliklerimizi nasıl tolere edebileceğimizi de öğrenebiliriz.
Kaçmak yerine yüzleşmek ve savaşmak... Kendi eleştirinizi kendiniz yaptığınızda inanın dışarıdan gelen olumsuz eleştiriler sizi yıldırmayacaktır, benlik algınızı etkilemeyecektir. Kendinizin olumlu, olumsuz yönlerinizle farkında olduğunuzda bu özgüveninizi de etkileyecek ve daha güçlü/dayanıklı hissedeceksiniz.
Kendinizi tanımaya çalışın, karanlıkta kalan yönlerinizi keşfedin, bunu kendiniz de yapabilirsiniz ancak zorlandığınızda uzman desteğiyle kendinizi objektif olarak değerlendirmeniz ve yaşam kalitenizi artırmanız mümkün.
İletişimle başlayan yazı, kendini tanıma ile son buldu. Birçok alanda olduğu gibi her şeyin temelinde kişinin kendisi yer alıyor. Dünya olduğu gibi değil, olayları algıladığımız gibidir. Dolayısıyla biz nasılsak dünya da gözümüze öyle görünecektir. Farkındalığınız yüksek olsun.