Kara Para ve Bir Yolsuzluk Hikayesi

Abone Ol

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Birliği tarafından hazırlanan FinCEN Files isimli rapor, dünya çapında 1997-2017 yılları arasında iki trilyon dolar kara paranın aklandığını ortaya çıkardı. Kara para aklama: uyuşturucu ticareti, vergi kaçırma, terörizm, yolsuzluk, insan kaçakçılığı gibi yasadışı yollardan elde edilen değerlerin belirli işlemlerden geçerek yıkanması ve temizlenmesidir. Yüksek miktarda para, birçok şirket ve banka arasında el değiştirdikten sonra, sanki meşru faaliyetlerden elde edilmiş gibi piyasaya sokulur.

Mahatma Gandhi önemli bir şahsiyettir. Büyük Britanya’nın en büyük kolonisini bağımsızlığa götüren ve her ne kadar problemli olsa da Hindistan’ı dünyanın en fazla nüfusa sahip demokratik ülkesi haline getiren kişidir. Mahatma Gandhi, insan erdemini tehdit eden yedi davranışı şöyle sıralar:

  1. Çalışmadan elde edilen servet
  2. Bilinçsizce tadılan zevk
  3. Karakter sahibi olmadan, bilgi sahibi olmak
  4. Ahlaksız ticaret
  5. İnsanlık duygusuna bağlı olmayan bilim
  6. Fedakarlık içermeyen dindarlık
  7. Prensipsiz politika

Çalışmadan elde edilen servet, insanı ve toplumu yozlaştırır. Yasadışı yollardan kazanılan kara para da, elde edilmesinin her aşamasında, erdemden ve ahlaktan bir parça alır. Onun yerine hiçbir sınır ve iştah tanımayan bir açgözlülük koyar. Yasal yollardan kazanç elde etmek ise hiç kolay değildir: işletme kurmak; insan çalıştırmak; onları sigortalamak; ürün çıkarmak; kar elde etmek ve bunun vergisini ödemek gerekir. Oysa kaynağı belli olmayan para, bunlara hiç ihtiyaç duymaz.

Rapor’un Türkiye hakkındaki kısmında, geçmişte Rıza Zarrab’ın sağ kolu olan Adem Karahan’ın ifadelerine göre: Reza Zarrab’ın Türkiye’de yaklaşık 20 milyar dolar para akladığı; aklanan paradan Reza Zarrab’ın %8 komisyon aldığı; aldığı komisyonun %4’ünü rüşvet olarak dağıttığı ortaya çıktı. An itibariyle dünyanın piyasa değeri en yüksek markası Apple’dır. Değeri yaklaşık iki milyar dolardır. Kara para ve suçtan kazanılan değer bir şahsı, bir zümreyi, bir aileyi kısa yoldan zengin edebilir. Ancak bu zenginlik yolsuzluk olarak, bireylerin sırtına yüklenir ve birçok görünmeyen maliyetler içerir. Uzun vadede hiçbir getirisi olmaz. Unutulmamalıdır ki, Apple’da gördüğümüz gibi, insan emeğinin ürettiği artı değeri, hiçbir gayrimeşru iş üretemez.

Yukarıda bahsedilen fecaatin güçlü bir siyasi destek olmadan başarılması mümkün değildir. Gandhi’nin sözüne dönecek olursak, prensipsiz politikalar nedeniyle Türkiye, bugün çalışmadan servetlerin kazanıldığı; ahlaksız ticaretin yapıldığı; zevk ve sefanın bilinçsizce yaşandığı; fedakarlık içermeyen dindarlıkların sergilendiği bir yer haline gelmiştir.

Yozlaşma sarmalının ürettiği fakirlik ve yoksullukla mücadele etmenin tek yolu: sıfırı tüketmiş siyasetçilerin ve onların siyaset tarzının terk etmekle ve prensipli politika üreten hareketlere destek vermekle mümkündür.