Kar kristalleri bir birine çok benziyor olsa da asla aynı olmaz. Tıpkı insan gibi...
Geçtiğimiz sene kış hiç olmadı desek yalan olmaz. Şubat ayında kısakolla gezenleri de gördük Alanya'da. Dereler kurumuş, susuzluk alarm vermişti. Çiftçi düşünceli ve üzgündü. Gerçi çiftçi bu sene daha perişan, her şeyin fiyatının arttığı günümüzde onlar elindeki ürünü düşük fiyattan satmak durumunda kaldı. Artan işçilik, gübre, kimya fiyatlarını hesaplarsak, gerçekten çiftçi bu sene zararda.
Çok şükür beklenen yağmurlar yüzleri güldürdü, derelerde su göründü. Akdeniz belli aralıklarda renginden vazgeçip, dereden akan sularla nihayet buluştu.
Yüksek kesimlere kar bereketi geldi. Hafta sonu yayla yolları insanla doldu taştı. Muhteşem Toror'lara yeşilin yakıştığı gibi beyaz da çok yakıştı. Muhteşemdi.
Sadece Alanya yüksekliği değil, memleketin neredeyse tamamı kara teslim oldu. Bazı bölgeler karla kaplanmış yollar yüzünden eleştiri aldı. İnsanlar saatlerce yollarda kaldı.
Her konuda olduğu gibi kar da siyasette yerini buldu. Tüm yollar bu aralar zaten siyasete çıkıyor. Herkes karşı tarafı suçlarken, kimse kendine şöyle ya da böyle durup bakmıyor. Belli ki, kar da bazı kirleri örteme yetmiyor.
Kar bereket, ilkbaharda diriliştir. Su olmazsa hayat yoktur! Bu sene Yaradan yüzümüze güldü. Ama sınav olmadan olmaz. Üşüyen bir çift ayak varsa orada mutlaka suçlu birileri de vardır. Görmezden geldiğimiz nice yırtık ayakkabı, aç karın ve kimsesiz vardır. Herkes kendine yakışanı yapar, eminim.
Elektrik zammı ve soğuk hava gelecek faturayı kara kara düşündürüyor. Kara kara düşünmeden karın keyfini süre bilseydik keşke...