Hatırlıyorum 2010 senesiydi.
Tv8’de ilk stajıma başlamıştım. O yıl iki güzel abla tanıdım.
*
O iki güzel insandan birinin adı Zehra Yılmaz’dı. Yardım sever biriydi. Bir derdin tasan varsa Zehra Yılmaz yetişiyordu. Bana da öyle oldu.
*
Okulum, zorunlu staj belgesi vermediği için İstanbul’da devletin yurdu yasal olarak sadece 15 gün kalmama izin vermişti. Günler birbirini izledi, 15 günlük süre dolmuştu. Neyse birkaç gün kaçak göçek yurda kalmaya devam ettim. Bir hedefim vardı, tüm zor koşullara rağmen o stajı bitirecektim.
*
O zamanlarda Tv8’de muhabir olan Zehra Yılmaz izinden dönmüştü. Birlikte birkaç habere gittik. Haber sırasında sohbetini hiç eksik etmedi. Sonra sordu ‘ Nerde kalıyorsun’ dedi. Her ne kadar kalacak yer sorunu işime yansıtmamaya gayret etsem de, olan biten her şeyi anlatmıştım.
*
Sonra ne mi oldu?
*
Zehra Yılmaz hemen yardım elini uzattı. Birkaç yer aradı. Kiminle konuştu, kimi aradı, kime ne söyledi bilmem. Ertesi gün beni İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden aradılar: “Harun Bey kaldığınız yurtta istediğiniz kadar kalabilirsiniz.” Çok mutlu oldum. O sene stajımı gönül rahatıyla tamamladım.
*
Şimdilerde Zehra Yılmaz TRT Haber’de Kaos Hattı programını sunmaya başladı. İlk bölümü Çarşamba günü yayınlandı, izledim. Adeta karakterine uygun bir program yapmış. Zehra Yılmaz programın ilk bölümünde 'Kaos Hattı' adlı program ile insanlığın yaşadığı acı ve felaketleri seyirciyle buluşturdu. Ata yurtlarında sürgün gibi yaşayan asimilasyon edilmeye çalışılan Arakan Müslümanlarının dramını mercek altına aldı. Arakan Müslümanlarının yoksulluklarını, yiyecek ekmek bile bulamayışlarını gözler önüne serdi. Yılmaz, her hafta farklı bir ülkeye giderek insanların sorunlarını gündeme getirerek farkındalık yaratmaya devam edecek.
*
Kaos Hattı adlı programda Müslümanlara yapılanlar beni derinden etkiledi. Arakan’da yaşayan Müslümanların sorunu bence en içten ve tüm Çıplaklı’yla anlatılmış. Programı izlerken biran aklımdan şöyle geçti.
*
Bu programa destek olunmalı. Hatta Arakan’da yaşayan Müslümanlara yardım edilmeli. Bu kampanyaya dönüştürülmeli. Ve toplanan yardımlarda bize ışık tutan Kaos Hattı programı ve ekibiyle birlikte Arakan’daki Müslümanlara yardım götürülmelidir.
*
Timsah gözyaşlarınızı silin
Önceki günlerde Alanyamıza Abdullah kardeşimizin şehit haberi geldi. Üzüldük yürüyüşler düzenledik. Biran olsun acı haberi aldığımızdan beri, acıyı yüreğimizden atamadık.
*
Bizler gazeteci olarak bu acı haberi yapmaya gittik. İnanın ben meslektaşlarımın çoğu, deklanşör ile vicdanımız arasında gidip geldik. Bizler bunu düşünürken de gördüklerimiz bizi derinden etkiledi.
*
Kimileri acılarını derinden yaşarken kimileri de bir gruba ait olduklarını gösterme derdindeydiler. Şehidimizin cenaze aracı görünür görünmez bir de ne görelim, o acılı insanların hepsinin elinde telefon o anı paylaşma derdindeydiler.
*
Bir de reklam derdinde olanlar vardı. Bu reklam derdinde olanlar her anlarını, ‘Şehidimizin cenazesindeyiz, şehidimizin mevlidindeyiz’ şeklinde sahte duygu yüklü cümlelerle sosyal medyadan paylaştılar. Hatta o kadar ileri gidenler oldu ki, basın mensuplarına, “Arkadaşlar fotoğrafları bize de atında derneğimizin sitesinde paylaşalım, reklamımız olsun” diyenler bile oldu.
*
Kime neyi kanıtladınız.
Düğüne değil şehidimizin cenazesine gittiniz…