Kaliteli…

Abone Ol

Merhaba  Alanya

Hani olur ya bir olaya bir konuya gülersiniz sonra hep aklınıza gelir olur olmadık yerde gülesiniz tutar.

Sanırım o haldeyim ve konuya geçmeden bari anlatayım size de.

Bayisi olduğum bir firmanın müdürü bizim de burada olmamız münasebetiyle tatilinde Alanya yı tercih eder ve bir beldede oteline yerleşir. Yaklaşık 3 saat öncede tekrar buluştuk kahve içtik.Nasıl geçiyor tatil beğendin mi Alanya yı diye sordum .

“Yahu dedi her şey çok güzel de otelden çıktık çarşıya gittik marketten bir şeyler alalım dedik ve hanım beni uyardı burada alkol satılıyor buradan almayalım diye derken bir anda alkolsüz market aramakta bulduk kendimizi. Market bakkal gezmeye başladık. Baya bi dolaştık hanım yoruldu. Sonra neyse küçük bir bakkal gördük hah işte burada olmaz dedik. Bakkala sordum abi sizde bira bulunur mu? Diye amca önce beni bir süzdü şaşırdı . sonra güler misin? ağlar mısın ? bakkal abi demiş ki : Bira var 1 dk getireyim. Burada bazı insanlar içki olan yerlerden alışveriş yapmıyorlar ve bende gizli satıyorum demiş. Hakikaten hehe hahaha.

Geçelim bu günkü konumuza …

Dünyaya bir defa geldik, günlerimiz saatlerimiz sınırlı. Üstelik, beklide ömrümüzün çoğunu yaşadık. Hiç olmazsa, geri kalan kısmında kendimizin ve hayatımızın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Sağlıklı, huzurlu, mutlu ve yüksek kaliteli bir hayat, hepimizin öncelikli ve önemli amacı.

Yüksek kaliteli bir hayat yaşamak, her şeyden önce yüksek kaiteli bir insan olmayı zorunlu hale getiriyor. Buna ulaşmak ise zannettiğimizden çok daha zor.

Sakın paradan bahsettiğimi düşünmeyin.

Güzel alışkanlıklarımız olması gerekiyor en başta. Mesela her yönümüzle sağlıklı olabilmek gerekli. Güler yüzlü olmak gerekli. Coşkulu ve heyecanlı olmak gerekli. Krizleri fırsata dönüştürebilen esnek ve dinamik olmak vizyon sahibi olmak gerekli .

Farkında olamadığımız veya bir türlü kurtulamadığımız üzerimizden atamadığımız negatif alışkanlıklarımız bizi kaliteli bir yaşamdan geri çekiyor.

Mesela, Gülümsemenin sadaka yerine geçtiğini biliyoruz, ama gülümseyemiyoruz.

Mesela, “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözünü biliyoruz, ama tatlı dilli değiliz.

Peygamber Efendimiz s.a.v. “öfkeli anınızda, ayaktaysanız oturun, olmadı yatın, yine sakinleşmediyseniz, abdest alıp namaza durun” tavsiyesinde bulunmuş.

Her olayda güya biz haklıyız. Trafikte işte aşkta evde . Hiddetleniyor öfkeleniyorsak.

ALLAH c.c. , sabredenlerle beraberdir. Müjdesini bildiğimiz halde sabredemiyorsak.

Her gün dünyamızda kavgalar, öfkeler, cinayetler ve kargaşalıklar oluyorsa.

Hala dişlerimizi fırçalamıyorsak.

Hala, masamızın üzerindeki dağınıklığı toplamamışsak.

Motor sürerken, hala kask takmıyorsak.

Hala, muhatabımızın sözünü kesmeyi sürdürüyorsak.

Oy vermediğimiz bir liderin, başbakan olmasını sindiremeyip acımasızca eleştirebiliyorsak.

Her hangi bir kaliteden bahsedemeyiz . Hatta konuyu hemen kapatmalıyız bile.

Günün sözü : ister kişiliği ile olsun, ister bilgisiyle, bana bir şeyler verebilen herkesi severim; benim bütün nefretim gevezeleredir.

Ve bir atasözüyle nokta koyalım. Büyük harfle başlamak adına…

Aç eşek, katırdan tez yürür.

Boynuzsuz öküzün ahı. Boynuzlu öküze kalmaz.

Selam ve dua ile.