Kaderini, şoförlerin sol ayağı altına bırakmayan muhtar…

Abone Ol
Sizi bilmem ama, kırmızı ışıkta beklerken hemen yanımızda duran belediye otobüsündeki “kızları kesmişliğim” çok olmuştur zamanında…
Anlatayım…
Bizim öğrenci olduğumuz dönemlerde piyasada olan belediye otobüslerinin sol tarafındaki “tekli koltukta” sabahın köründe mahmur mahmur oturuyorum misal…
Şehrin en işlek caddesindeki kırmızı ışıkta bekleyen otobüsümüzün “sol tarafına” başka bir belediye otobüsü yanaşır…
İster istemez kafam o otobüse doğru döner ve “içinde kim var” merakıyla kesmeye başlarım…
İşte tam o anda gözüm, yandaki komşu otobüsün sağ koltuğunun pencere kısmına oturmuş olan “güzel bir kıza” takılır kalır…
Kızı görür görmez ne sabah erken uyanmanın verdiği “mahmurluk” kalır bünyem de, ne de uyku sersemliği…
Gözlerim bir anda “fal taşı” gibi açılır ve yan otobüsteki kıza doğru başımı iyice döndürerek, “düzeltme” numarasına yatıp, elimle saçlarımı oynamaya başlarım…
Hele bir de “şans eseri” kızla göz göze gelmeyi başarmışsam ve bakışlarımız üç-beş saniye de olsa “kesişmişse, o heyecanım sekiz-on kat daha artar ki, elimi uzatıp kızcağızı bizim otobüse çekesim gelir…
Ve tam da elimi uzatacakken, “yeşil ışık” yanar…
Her iki otobüsün şoförü de “gaza basıp” yollarına devam ederler…
Ayrı ayrı istikametlere hem de…
İşte o anda anlarım ki, “kaderimiz, belediye otobüslerini kullanan pala bıyıklı şoförlerin sağ ayak altlarında bulunan gaz pedallarına bağlıdır”…
Sol ayağını debriyajdan kaldırıp, sağ ayağıyla gaza yüklenen pala bıyıklı şoför, direksiyonu ne taraf a döndürürse, kaderim beni hep o yöne götürmüştür yani…
O dönemlerde, bulunduğum belediye otobüsünden inip, içinde “gönlümü fetheden güzel kızı” gördüğüm belediye otobüsünün peşinden koşmayı çoğu kez akıl edemedim doğrusu…
Akıl ettiğim zamanlarda da “cesaret edemedim”…
“Akıl etmeyi bilmek” ve aklına geleni “uygulama cesaretini” gösterebilmek, bu hayatta “başarılı olmak” ya da “istediğini yapabilmek” adına çok ama çok önemlidir çünkü…
Tıpkı Saray Mahallesi’nin, hizmet etme noktasında çok ama çok “heyecanlı” olan, kısa süre içerisinde önemli projeler ortaya koyan ve bu projeleri hayata geçirmek için, “aklına geleni uygulama cesareti” gösteren muhtarı Süleyman Dora’nın yaptığı gibi…
Süleyman Dora’nın, doğup büyüdüğü yer olan Gündoğmuş’a bağlı Karaköy Mahallesi’nde hayata geçirmek istediği “Selçuklu Köyü Projesi” ile ilgili ayrıntılar, bizim gazetenin altıncı sayfasında geniş bir şekilde var zaten bugün…
Buradan aynı şeyleri tekrar etmenin anlamı yok, merak eden açar altıncı sayfayı okur…
Alanya ile Gündoğmuş arasında tarih, doğa, kültür, turizm ve ekonomi anlamında “köprü vazifesi” yapacak olan bu proje için adeta “kellesini ortaya koyduğunu” hissettiğim Muhtar Süleyman Dora’yı yürekten kutluyorum bir kere…
Geçtiğimiz cumartesi günü, benim için “sabahın körü” denilebilecek bir saatte sevgili Yüksel Soylu ve beni arabasına atarak, projeyi gerçekleştireceği yere kadar götürüp, gezdiren ve sürekli anlatan Muhtar Süleyman Dora bu konuda o kadar “heyecanlı” ve o kadar “kararlı” ve o kadar “iştahlı” ki, gerçekten “imrenilecek” bir durum…
Çok açık ve çok net söylüyorum…
Belki “burnundan kıl aldırmamayı” alışkanlık haline getirmiş olanların, “alt tarafı muhtar kardeşim” diye küçümseyeceği Süleyman Dora’daki bu enerji, kararlılık, heyecan, akıl, cesaret ve hizmet aşkının yarısı “bazı etkili ve yetkili” insanlarda olsun, bu Alanya gerçekten “ihya” olur…
Bakın, başka bir şey daha söyleyeyim size…
Doğup, büyüdüğü köyüne -ki artık mahalle oldu buralar- “Selçuklu Köyü” kurmanın peşinde olan Muhtar Süleyman Dora, bu projesini hayata geçirmek adına öyle başkalarının uzatacağı yardım elini falan da beklemiyor….
Kendine gör bir “yol haritası çizmiş” ve bu yolda emin adımlarla yürümeye devam ediyor…
Bir başka deyişle, tıpkı benim gibi, “kaderini pala bıyıklı şoförlerin sol ayak altlarındaki gaz pedallarına” teslim etmiyor yani…
Kısa adı BABA olan, Bin Aile Bir Aile isimli bir dernek kurmuş…
Bu dernek üzerinden, “her şey şeffaf olacak” şekilde, en küçük bir “dedikoduya” mahal bırakmadan hedefine doğru adım adım da olsa ilerliyor…
Kaderlerini pala bıyıklı şoförlerin sağ ayak altlarında bulunan gaz pedalına bağlayanlara “örnek olacak” şekilde ilerliyor hem de…
Ne diyeyim…
Yolun açık olsun muhtar…