İkna etmek

Abone Ol

Biri diğerine sağır toplulukların, empati yapması beklenemez. Ötekileştirme kültürü, niyetinden şüphesi olmayan, entelektüel birikimi olan, kendinden emin insanlar için asla kabul edilemeyecek bir durumdur. 
Dedem rahmetli “İnsan bilmediğinin düşmanıdır” derdi. Benlik duygusunu aşabilen insanlar sosyaldir, iletişimden, insanların arasına girmekten çekinmezler. Arka planda kafasında kırk tilkinin dolandığı, içten pazarlıklı, önyargılı insanlar ise daha temkinli ürkek ve çekingen olurlar. Maddi imkanları kadar söz söyleyebilir, dost olabilirler. İnsani değerden uzak, çağımız dünyasında çoktan robot olmuşlardır. İstisnalar kaideyi bozmaz…
İnsanların konuşarak anlaşabildiği, anlaşamıyorsa uzlaşabildiği bir toplum ilerleme kaydedebilir. Birbirlerini ikna edebilirler. Değilse ortak paydada, asgari müşterekte fikir birliğine varabilirler. Cahil insanı ikna etmeye çalışmak beyhudedir. Dedem “Tamam de geç oğlum” derdi…
İnsanın bir işe veya fikre önce kendisini ikna etmesi gerekir. Kafasındaki soruların cevabını vermeden çıkılan yol menzile ulaşmaz. Peyami Safa “İnsanın en kolay aldatabildiği budala kendisidir” der. Hayat çizgisinde istenmeyen hallerin olması da muhtemeldir. Elinden geleni yaptığını düşünüp, olmayanı da kadere rıza ile baş tacı etmek, başarılan hedefler için de kibirlenmemek, yeni hedefler için uğraşmak ariflerin harcıdır…
Bir toplumun önünde olan insanın da kitlesini ikna etmesi gerekir. Aksi durumda topluluk dağılır. İkna etmek bazen güç ile olur. Bazen menfaat temini ile bazen ceza ve tehdit ile. Mafya liderlerinin etrafında topladıkları adamları çoğunlukla bu şekildedir. Bir de fikir ve dava insanları vardır. Onların kitlelerini ikna etmeleri, güçlü bir mefkure ve ideal sonra da güvenle olur, güven sarsılırsa etrafında kimse kalmaz. Kitle; aldatılmanın verdiği acı ile düne kadar cansiperane savunduğu liderine herkesten fazla düşman olur. O yüzden liderin kendisini takip edenlerin arasından ayrılmaması, geldiği yeri unutmaması, topluluktan kopmaması gerekir. Aksi halde ikna edilmişler bir yerde hüsnü zandan vazgeçip, sorgulamaya, eleştirmeye başlarlar. Nice sultanların, taht sahiplerinin sonu kendi tebaalarının başkaldırması ile olmuştur. Konuşmak bir yere kadar sorgusuz kitleleri teskin eder neticede uygulama belirleyici rol oynar...
Liderini insan üstü bir varlık gibi görüp, taparcasına her hatasına bahane bulup hatta marifet gibi algılamak, faniye bel bağlamak akıllı insan işi değildir…
Muhabbetle…