HAZRETİ ALİ (RA)

Abone Ol
Hz. Ali (Radıyallahü anh), bundan 1357 yıl önce, miladi 28.01.661 günü şehit edilmişti. Yani 28 Ocak 2018 günü O’nun şehit edilişinin 1357. yıl dönümü idi.
Hz. Ali hicretten yirmi yıl önce Mekke’de doğmuştur. Babası Hz. Peygamber’in amcası Ebû Talip, annesi ise Fatıma binti Esed’dir. Babası maddi sıkıntılar içinde olduğu için Hz. Ali Peygamber Efendimizin yanında büyümüştür. Dolayısıyla terbiyesini Rasulullah Efendimiz’de almıştır. Bu sebeple 9-10 yaşlarında müslüman olmuştur ve ilk müslüman olan çocuktur. Künyesi de “Ebu Turab”dır.
Hz Ali Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in amcasının oğlu ve damadıdır. Önemli bir özellik de vefatından sonra dünyada kalan tek evladı olan Hz. Fatıma’nın kocasıdır. Bütün sahabe gibi O da Peygamber Efendimizin etrafında bir pervane gibi oldu. Hem ilim meclisinin daimi takipçisi hem de ona cansiperane bağlı kaldı. Peygamber (SAV) tarafından İlmin kapısı olarak tarif edildiği gibi, Medine’ye hicrette de evinin etrafı eşkıya ile çevrilmiş olduğunu bile bile Efendimizin yatağına O’nun yerine yatmaktan hiç tereddüt etmemiştir.
Hz. Ali’nin hayatı, İbn Mülcem hakkındaki muamelesinden, savaşta yere yıktığı düşmanını affetmesine kadar, sahabeden kendisi ile savaşmış bir kişinin öldürülmesi karşısında duyduğu üzüntüden, kendileri aç oldukları halde ellerindeki son yiyecekleri kapılarına gelen fakir, miskin ve yetime vermelerine kadar, af, merhamet ve inceliklerle doludur. "Dilesem, ben de yağlar ballar bulurum; buğday ekmeğinin halisini yerim; ipek elbise giyinirim; fakat nefsimin dileğinin bana üstün olması, beni lezzetli yemekler yemeye çekmesi mümkün mü hiç? Ben nasıl doya doya yemek yiyebilirim ki Hicaz’da, yahut Yemame’de belki yoksullar vardır; günler geçmemiştir ki belki tokluk nedir, görmemişlerdir" diyen Hz. Ali, yemeyip yedirmenin, giymeyip giydirmenin ve her türlü suçu affetmenin adı olan "fütüvvet" mesleğinin piridir. Kalbi, emri altındakilere sevgi ve merhametle dolu olan Hz. Ali, emir ve sultanların başucu kitabı olan "Emirname"sinde Malik bin Eşter’e şu tavsiyelerde bulunur: "Kalbinde tebaan için geniş merhamet ve muhabbet duyguları besle; onları lutuf ile karşıla. Kat’iyyen fırsat bilip de o zavallıları yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme. Zira onlar iki sınıftan ibarettir: 1. Ya dinde kardeşin, 2. Ya yaratılışta bir eşin. Kendilerinden hata sadır olabilir; bazı arızalar zuhur edebilir. Gerek hata ile, gerek kasden işledikleri suçlardan dolayı ellerinden tutarak doğru yola getirmek mümkündür. Nasıl sen, Allah’ın senin günahını effetmesini istersen, sen de onları affet!" "Hiddetine, gadabına, eline, diline hakim ol!" Görüldüğü üzere Hz. Ali, Müslim gayr-i müslim herkesi, şefkat kanatlarının altına almayı, insanlığın ve müslümanlığın bir gereği saymaktadır. Her ırkın, her milletin ve her insanın kendisini huzur ve güvende hissetmesi için gerekli olan duygu; sevgi, davranış ise; adalet ve hoşgörüdür. Hz. Peygamber’in amcasının oğlu ve damadı Hz. Ali’nin duygu dünyasına sevgi ve şefkat, davranışlarına ise adalet ve merhamet hakimdir.
Prof. Adem APAK bir makalesinde Hz. Ali için şu ifadelere yer verir: “Hz. Ali (ra) hayatı boyunca her zaman Hz. Peygamber’in en yakınında olmuştur. Nitekim Allah Rasûlü (sav)’nün terbiyesi altında yetişen Hz. Ali (ra), bizzat kendisinden Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmiştir. Bu sayede o ilmi bizzat kaynağından alma imkânı bulmuştur. Bu sayededir ki, Kur’ân-ı Kerîm’i hıfzetmiş, sahabenin en önemli tefsir ve fıkıh âlimlerinden biri olmuştur. Hz. Ali (ra) aynı zamanda vahiy kâtipliği yapmıştır. Ayrıca Allah Rasûlü (sav)’nden 586 adet hadis rivayetinde bulunmuştur. Onun aktardığı hadislerin büyük kısmı fıkhî konulara dairdir. Hz. Ali (ra) aynı zamanda tasavvuf dünyası için de vazgeçilmez bir figürdür. Bu sebepledir ki, İslâm tasavvuf edebiyatında, özellikle de Türk kültür hayatında onun adı ve etkinliğine çokça şahit olmak mümkündür. Hz. Ali (ra)’nin ilim, takva, ihlas samimiyet, fedakârlık, şefkat, kahramanlık ve cesaret gibi yüksek insanî ve ahlâkî değerlerde müstesna bir şahsiyet olduğu gerek Sünni, gerekse Şii kaynaklarda ittifakla kaydedilmektedir. İyi bir hatip olan Hz. Ali (ra), muhtelif savaşlarda irad ettiği hutbeleri sayesinde Müslüman askerlerin cesaretini artırmıştır. Onun üstün hitabeti ve güzel hikmetli sözleri kaynaklarda günümüze kadar ulaştırılmıştır. “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanacaklardır”, “Kişi bilmediğinin düşmanıdır”, “Her şey azaldıkça, ilim ise arttıkça kıymetlenir.