Müşterilerimizle ister istemez her etkileşimde bir deneyim yaşatıyoruz. 
Bu  deneyimle onların karşılaşmasını sağlayacağımız duygu hayal kırıklığı da olabilir,  öylesine sıradan bir deneyim de olabilir veya ağızlarını açık bıraktıracağımız bir hayranlık da uyandırabiliriz.
Müşterilerimizin deneyimlerinde hayranlık seviyesini sağlamak için güzel bir pazarlama deneyimi kurmak, uygulamak ve bu düzeyi korumak tamamen ellerimizde. 
O zaman bakalım hangi hatalardan kaçınmalıyız ki başarılı yönetmenler olalım bu konuda.
İlk önce cevaplamamız gereken bir soru var: Biz niye varız? Tüketici bizim kim olduğumuzda çok neden var olduğumuzla ilgilenir. Yaptığımız şeyin ne olduğuna bakmaz, nedenine bakar. Bu meraklarını cevapsız bırakmamak için yapmamız gereken önce amaç ve değerlerimizi harmanlayan kimliğimizi oluşturmak. 
Sonra da bütün paydaşlarımızın bilmesini sağlamak.
Bu kimliği oluştururken merkeze markamızı koymak da ne yazık ki başka bir hatamız. Kuralları markanın belirlediği günler mazide kaldı ne yazık ki. 
Ah nere de eski pazarlamacıların rahat dünyası. Günümüz pazarlama anlayışında kalbimizin orta yerine müşteriyi koymazsak, onların kalbine giden yoldan U dönüşü yapmış sayılırız. 
Odağımızı belirlemeden önce müşterimizi tanımalı, dünyalarını anlamalı, arzu ve beklentilerine doğru küçük dokunuşlar gerçekleştirmeliyiz.
Değişen zamanla birlikte değişen bir konu da hayatlarda dakikaların ve hatta saniyelerin artan değeri artı. Haliyle müşterilerimizin de hayatlarını zorlaştıracak ve zamanlarını harcatacak işlem ve kurallar koymak onları koşarak kaçıracaktır. Her aşamayı basit ve hızlı tutmak gerekir. Zamanından çalınan müşteri, geri kalan güzellikleri de umursamamak için o çaldığımız zamanı kullanacaktır. Deneyimler hayranlık yerine hayal kırıklığına dönüşecektir. 
Vakti zamanında pazarlama ile ilgilenenler insanların mantıksal süreçlerine yönelirler ve ürün özelliklerini ve faydalarını ön planda tutardı. Araştırmalar arttıkça görüldü ki seçimlerimizde beynimizin duygusal bölgeleri de tercih ve kararlarımızda önemli bir yere sahipmiş. Duygusal tarafımızın tahtı ele geçirmesiyle beraber, pazarlama faaliyetleri de duygulara yöneliverdi. Tabii vaat edilen duygusal faydayı, gerçeğe dönüştürmek de yine sizin mesuliyetinizde. Siz siz olun etkileyici bir fragmanla vaat edilmiş müthiş bir film yerine sıkıcı bir film sunmayın. Pazarlama aktivitelerinizin anlattığı duygusal deneyimi gerçeklerden uzaklaştırmayın.
Sonuç olarak, müşterilerinizi duyun, dünyalarını anlayın ve harekete geçin. Size olan hayranlıklarını, hayal kırıklığına çevirecek olan pamuk ipliğini koparmayın. Onların görüşlerini unutmayın ki bağlılığınız daim olsun.