İnsanoğlunun hiçbir şekilde üretemediği bir doğal kaynaktır su. Hayatımızı idame ettirebilmemiz için en önemli besin kaynağımızdır. Hayati öneme sahiptir hepimizin bildiği gibi. Küresel ölçekte su tüketimi her geçen gün artıyor. Ayrıca küresel ısınma nedeniyle iklimdeki değişim, hava olaylarının sıklaşması ve maalesef ki su kaynaklarının kirlenmesi, temiz ve tatlı su kaynaklarının giderek tükenmesine neden oluyor. Dolayısıyla ülkemizde ve dünya genelinde su kaynaklarının verimli kullanılması her geçen gün daha da önemli hale geliyor. Ülkemiz genelinde uygulanan tasarruf tedbirlerine, bence bilinçli su tüketimi de eklenmeli. Yaz mevsiminde daha da çok artan su tüketimi için daha fazla kamu spotları oluşturulmalı. Faturasını benim ödemediğim suyu istediğim gibi kullanma hakkına sahibim anlayışından uzaklaşılmalı. Tatil yerlerinde ve toplu kullanım alanlarında bunun önemi daha çok vurgulanmalı. Çünkü, cami avlularında açık bırakılan çeşmeler, dinlenme tesislerindeki lavobo musluklarının bozuk olması, tatilcilerin otellerde gereksiz ve fazla su kullanımları, gelecekteki su sıkıntılarımıza önayak olmakta. Bu hafta bu konuyu ele almama sebep olan şu olaya şahit olmamdı.
Geçtiğimiz hafta sonu şehir dışından
dönerken büyük bir AVM'nin bozukolan lavabosunda durmadan şarıl şarıl akan suyun orayı kullanan insanları hiçbir şekilde rahatsız etmediğini gördüğümde şaşkına dönmüştüm.
Bir çok insan girip çıkıyor fakat kimse birbirine bu konu hakkında en ufak bir şey konuşmuyor, ellerini diğer musluklarda yıkayıp, kurulayıp çıkıp gidiyor. Dışarıya çıkıp vazıyeti bildirmek için görevli aradığımda, onların da umursamadığını, yardımcı olmak yerine farklı farklı kişilere yönlendirmeleri epey canımı sıktı. Farkında mıyız bilmiyorum ama gelecekteki en büyük tehlike tatlı ve temiz suya erişim sıkıntısı olacak. Dünya genelinde artan nüfus ve sabit kalan su kaynağı ciddi su krizine neden olacak. Yayla kültürünü seven ve bilen bir insan olarak oralardaki çeşmelerden akan suların azalarak aktığını veya tamamiyle kesildiğini gördüğümde gerçekten çok üzülüyorum. Elimizde halen imkan varken bireysel ve toplumsal olarak tedbir almamaya devam edecek miyiz? Benim bu suyu kullanmamın ne kadarına gerçekten ihtiyacım var sorusuyla başlayabilir miyiz? Gazze'de gerçekleştirilen soykırımda, susuz bırakılan, bir damla suya erişebilmek için kamyonun altından akan damla damla suyla ellerindeki şişelerini doldurmaya çalışan çocukları da hatırımızdan çıkarmayalım. Kalın sağlıcakla…