Futbol Zevki

Abone Ol

Futbolun düşüncesine değil duygusuna sahip bir toplumumuz var. Futbol zevki ile bunu biraz açabiliriz. Örneğin, Birçok yönetici kulübünü kurumsal bir kimlikle yönetmekten, futbola hizmet etmekten ve sorunlarla mücadele etmekten değil federasyona sataşmaktan, rakiplerine meydan okumaktan, gündem yaratmaktan, hakem eleştirmekten veya medyatik olmaktan daha çok zevk alıyor. Futbolun anlamı yönetici doyumundan geçiyor.

Birçok antrenör takımına modern futbol oynatmaktan, sistem üretmekten, genç futbolcu oynatma cesareti göstermekten ve takımını yönetmekten değil oyunu yönetmekten, öfkeye kapılmaktan, kibirli davranmaktan, şov yapmaktan, oyuncularını medya önünde eleştirmekten, hakemleri suçlamaktan veya daha çok zevk alıyor.

Birçok futbolcu oynadığı oyundan zevk almaktan, estetik hareket yapmaktan, skor ne olursa olsun mücadele etmekten değil hakemi aldatmaktan, rakibiyle dalaşmaktan, taraftarı tahrik etmekten zevk alıyor.

Birçok hakem oyunda adil olmaktan, futbolcularla iletişim kurmaktan, izleyenlere güven vermekten değil oyunun önüne geçmekten, futbolcuları azarlamaktan, gördüğünü değil görmek istediğini görmekten zevk alıyor.

Birçok futbol yorumcusu açık, duru ve net konuşmaktan, objektif olmaktan, inandığı şeyi söylemekten değil futbolun çemberinden geçmiş biri olarak bol keseden yaptığı abartılı yorumdan, aykırı konuşmaktan, akıl hocalığı yapmaktan, taraftarı dolmuşa/dolduruşa getirmekten, hakemleri hedef göstermekten, amigo gibi davranmaktan zevk alıyor. 

Birçok futbol taraftarı takımını desteklemekten, izlediği oyundan zevk almaktan, bir takımın taraftarı olduğu için mutlu olmaktan değil hakeme baskı kurmaktan, küfretmekten veya rakiplerine dozu yüksek laf atmaktan zevk alıyor. Çünkü bu, taraftarlığın doğası gereği böyledir.

Belki bu anlayışı değiştiremeye biliriz ama duruşumuzu ve mücadele biçimimizi değiştirebileceğimizi düşünüyorum. Belki şaşıracaksınız ama sayıları az da olsa futbolumuzda okuyan, araştıran, düşünen ve üreten, futbola kafa yormak isteyen insanlar var. Kitap okunduğu zaman güzel, bilgi davranışa dönüştüğü zaman anlamlıdır.

Demek oluyor ki “ak da var, kara da” prensibine göre futbolun doğası gereği kabul edilen agresif tavır ve hakaret içerikli söylemlere karşı manevi başarı olan okumak, araştırmak ve sorgulamak çabası “zihnimizin odağı ile futbol imajımızın içeriğinin aynı olması açısından” çok önemli bir şeydir.