İnsanoğlunun her gününün bir olmadığı gibi her isteğinin de var olması mümkün olmayabilir. Hayatında mutluluk da, hüzün de yaşaması normaldir. Yüreğinde fırtınalar da kopabilir, güneş de doğabilir. Velâkin her zaman şükretmesinde fayda vardır.
Ne güzeldir kalpten edilen şükür
Akabinde oluşuverir tefekkür
Hicretin II. asrında birinin adı Şakik; ötekinin adı İbrahim Ethem olan iki veli yaşıyordu. Bu iki veli karşı karşıya oturmuş sohbet ederlerken, aralarında şöyle bir konuşma geçer:
Şakik: “Nasıl yaşıyorsunuz?”
İbrahim Ethem: “Nasıl yaşayacağız? Bulursak şükrediyoruz, bulamazsak sabrediyoruz.”
Şakik: “Bizim Horasan’ın köpekleri de böyle yaparlar.”
Bu cevaba şaşıp kalan İbrahim Ethem: “Ya, siz ne yapıyorsunuz?” der.
Şakik Hazretleri: “Biz mi? Bulursak bizden daha muhtaç olanlara veriyoruz. Bulamazsak şükrediyoruz. İsyan etmek neye yarar ki? '' der.
İbrahim Ethem Hazretleri, bu sözün üzerine kalkar, dostunun alnından öper.
Bu hikayeden kendimize bir ders çıkarabilir miyiz sizce?
"Üzüm üzüme baka baka kararır." sözünün ne anlama geldiğini az çok bilmeyenimiz yoktur.
İyilik bulaşıcıdır. İyilik yapan insanlarla dostluk kurun. İyiliği yaymak için gönül insanlarını ne kadar örnek alabilirsek o kadar gönüllere gireriz. Gönüllerde var oluruz. Yunus'un sevdasını, Mevlâna'nın kucaklayışını, Ahmed Bin Yesevi'nin ışığını ve daha nice gönül insanını fark edebilirsek eğer iyilikte yarışır hale gelir, iyiliği şiar ediniriz.
Keza yarınlarımız aydın olur. Türkiye'nin aydınlık günlerine o vakit ulaşabiliriz. Geçmişimizi ne kadar tanırsak o kadar başarılı olacağımız mümkündür.
İyilik insanı insan edendir.
Demem odur ki, insan olarak yaratıldık. Her hal ve tavrımız insanca olmalı.
Benliğimizi toprağa gömüp öz kimliğimizi ortaya çıkarmalıyız.
Ben değil biz olabilmenin, kabuk değil öz olabilmenin mücadelesini vermeliyiz. Bu dünya iyilik üzerine kurulmuştur. İyilikte buluşarak, iyiliğe vesile olup can-ı gönülden iyiliği yayalım inşallah.
HABER YOK
Akşam karanlıktır rengi siyahtır
İçime od düştü yardan haber yok
Nasıl bir hasrettir nasıl bir ahtır
İçimde saklanan sırdan haber yok
Aklımdan geçerler hep birden bire
Bitiyor sevdalar sebepsiz yere
Kapılmışız küfre kine kibire
Kayıp olan itibardan haber yok
Köyler şehir oldu şehir kasaba
Atların yerini aldı araba
Unutuldu ana baba akraba
Hâyâdan haber yok ardan haber yok
Eti suya attık ekmeği çöpe
Yürümek bilmeyen biniyor cipe
Vicdanı sığdırdık ufacık cepe
Her gün zarardayız kârdan haber yok
Masaya koyulur sayısız yemek
Akıllara gelmez çok şükür demek
Umurlarda değil verilen emek
Alından dökülen terden haber yok
Müptela olmuşuz bir internete
Kapılar kapandı kültür sanata
Batıya özenti en büyük hata
Ruhlar darmadağın serden haber yok
Gülizar sanatta seçmeli bir dal
Popçu topçu olduk karışık ahvâl
Nerde Yunus Emre, Pir Sultan Abdal
Âşıka yön veren Pir’den haber yok
Selâmetle Eyvallâh.