Beynimden vurulmuşa döndüm. Gecenin o saatinde 17 yaşında bir genç kızın dışarıda işi neydi? Parçalanmış aileler... Her ne olursa olsun. Aileler parçalanabilir. Ama evlatlarımızı parçalamamalıyız. İşyerim ve evim okullar çevresinde. Yaşadıklarımı gördüklerimi anlatsam inanamazsınız. Aklınıza gelebilecek bin bir türlü kötü alışkanlıklar seans halinde sokaklarda sergileniyor. İki kız çocuğu bir oğlan yüzünden saç saça baş başa asfaltta tepişiyor, oğlan seyrediyor esnaf ayırıyor. Vesaire vesaire...
Bir dönem okullar bölgesinde çevik kuvvetten polisler görevlendiriliyordu. O dönemde de başka türlü sorunlar olmuştu ama bugünlerden daha iyiydi. Onlar üniformalıydı. Şimdilerde görüyorum. 25 metreli boyunca yaya devriyeler var. Caydırıcılığı bile yeter, güzel uygulama. Ama bence okullar bölgesine eğer imkanlar el veriyorsa bu konularda özel eğitim almış ya da tecrübeli siviller görev yapmalı. Bir taraftan gençlerimiz yaşayan ölüler haline gelirken, diğer taraftan bu paralar çeşitli terör örgütlerine gidip yine bizlere kurşun olarak geri dönüyor. Emniyet Teşkilatımızın Alanya’da asayiş ve güvenliğin temini konusunda nasıl fedakar çalıştığını biliyor ve görüyorum. Kaç sezondur neredeyse sorunsuz geçiriyoruz. Bunun arkasında ciddi emek var. Yeni görevdeki müdürümüz de gayretli. Üstelik çok olağanüstü hallerden geçiyoruz. Emekleri değersizleştirmek anlamında değil elbet ama naçizane dışardan bir eleştirim var.
İlkokul çıkışları ve kavşaklarda görevli yokken, bayram yoğunluğunda 3-4 kavşak görevlisiyle sorun yarı yarıya aşılabilecekken, üçgen çıkında 50 km/sa ye radar cezası yazmakla trafik düzeni sağlanmıyor. Önleyici caydırıcı küçük dokunuşlar ve eğitim faaliyetleri varken, sonrasında koşturmak daha pahalıya mal oluyor.
Elbette tek yük polisin sırtında değil. Hatta bence asıl yük anne babaların sırtında. Daha sonrasında okul yönetimlerinin... Aslında toplumu kirletenlere karşı savaşmak hepimizin görevi olmalı.
Hoşçakalın