Evde Yemek Yapın Kilo Verin

Abone Ol

Obeziteden korunmak, sosyalleşmek, ailece paylaşımlarımızı arttırmak, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak daha sağlıklı olmak için evde yemek yapalım ve ailece sofraya oturalım.
1960’lı yıllardan itibaren batı tarzı beslenmenin önemli bir unsuru olarak, hazır yemekler, restoran zincirleri ve paket servisler bizlere modern ve yeni bir yaşam tarzı olarak sunuldu. Daha lezzetli(!), daha pratik(!), daha hızlı(!) ve kolay bir yemek biçimi olarak fast-food (hızlı ve hazır yemekler) hayatımıza girdi. Bu tür gıdaların tüketimi giderek artıyor. Hatta bazıları için fast food tarzı beslenme neredeyse bir bağımlılığa döndü. Psikolojik ve profesyonel bir propaganda ile yapılan çalışmaların sonucunda, evde yemek yapmak ve yemek önemsiz(!) insanların yapabileceği türden basit(!) bir davranış olarak gösterildi. Dışarıda yemek ise zamanı önemli olanların(!), maddi durumu iyi olanların(!) ve statüsü yüksek olanların yapacağı bir davranış biçimi olarak lanse edildi.
Bütün bu iddiaların ve propagandaların bilimsel yönden değerlendirmesini açıklayacağım ama önce durum hakkında şahsi analizimi yapayım. Baba mesleğim terzilikti. Bu sebeple terzi dükkânında büyüdüm. Modernizmin terziliğe yaklaşımı da yemeğe yaklaşımı gibiydi. Hazır giyimin daha iyi, pratik, kaliteli, hızlı ve ucuz olduğunu iddia ettiler. Kitleleri buna ikna edince ısmarlama olarak kişiye özel kıyafet dikimi çok büyük oranda azaldı. Neredeyse herkes hazır giyime yöneldi. Oysa iddiaların aksine herkesin aynı kalıplara sığması ve hazır kıyafetlerin her giyene tam yakışması mümkün değildi. Şu anda tabii ki kişiye özel kıyafet dikimi devam ediyor. Ama propagandaların tam aksine, özel kıyafet diktirenler çoğunlukla maddi durumu ve sosyal statüsü yüksek olan, işi çok yoğun ve zamanı çok kıymetli olan insanlardır. Fast-food tarzı hazır yemeklerin de nihai durumu böyle görünüyor.
Yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki dışarıda yemekle fazla kilo ve obezite sıklığının artışı arasında doğrudan bir ilişki kurmak mümkündür. Ayrıca, araştırma sonuçlarına bakarak, genel manada, dışarıdaki yemeklerin evde hazırlanan yemeklere göre daha sağlıksız olduğu söylenebilir. Bütün bunlar Elsevier grubunun üst nitelikli bilimsel hakemli dergisinde dünyaya açık olarak yayınlanmış geniş çaplı araştırma sonuçlarıyla ortaya konulmuştur. Başka bilimsel araştırmalar da bu sonuçları desteklemektedir.
Lezzet arttırıcı Çin tuzu ve benzeri kimyasal maddeler eklenmiş, yapay tatlandırıcılarla, mısır şuruplarıyla tatlandırılmış, tuz miktarı yüksek, aşırı işlenmiş, kan şekerini çok hızlı yükselten, kalorisi yüksek, trans yağ içerme ihtimali yüksek, yağ oran yüksek, pişirme şartları sebebiyle kanserojen akrilamid oluşabilen, çoğunlukla kullanılan malzeme kalitesi düşük olabilen hazır gıdaların sağlıklı olma ihtimalini bekleyemeyiz.
Sağlıklı beslenmenin ilk şartı ne yediğini bilmektir. Ne yediğinden emin olmanın en iyi yolu ise yemeğin yapım aşamalarının tamamen sizin kontrolünüzde olmasıdır. Malzeme seçimi, pişirim tekniği, yağ oranı, tuz miktarı ve benzeri detayları kontrol edebilirseniz, doğal ve sağlıklı malzemeleri, temiz ve sağlıklı biçimde pişirebilirseniz ne yediğinizden emin biçimde doğru beslenmeniz mümkün olabilir.
Yemek hazırlanmasının her aşamasını bilmediğiniz ve gıdanın içeriğinden emin olmadığınız yerlerde yemek yememek sağlığınız için daha iyi olacaktır. Evde yemek hazırlamak, temiz ve güvenilir malzemeleri seçip kullanmak, yemeğin hazırlanmasını ve yenilmesini ailece keyifli ve ortak bir faaliyete dönüştürmek; biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak daha sağlıklı olmanızı sağlayacaktır. Kendinize, kültürünüze, damak tadınıza ve sağlık durumunuza en uygun yemekleri ancak siz hazırlayabilirsiniz. Çocuklarımızın okulda yediklerini ayrı bir yazıda konuşalım. Yeni bir başlangıçla, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için, evde yemek yapalım ve ailece sofraya oturalım.