Ödül ve Cezalandırma kısa vadede bir davranışı sonlandırabilir fakat,  eğitim bir ömür süren beceriler sunar. Her çocuk farklıdır ve hiçbir ebeveynlik yaklaşımı ya da stratejisi her zaman işe yaramayacaktır Kişisel fikrim, okuduğum edindiğim bilgilerden yola çıkarak; cezalandırma ve ödülün birey yetiştirirken etkin bir davranış biçimi olmadığı yönündedir. İlk çocuğumun henüz çevreyi algıladığı anlamlandırdığı dönemde “hayır” kelimesini kullanarak sınırlar çizmeye çalıştığım zamanlar oldu, fakat dozunu iyi ayarlayamadım ve hala  aklıma geldikçe pişmanlık yaşadığım “cezalandırmalar, yasaklamalar, mahrum bırakmalar nasıl tanımladığınız sizinle ilgili”  gerçekleştirdim. Sonuçsuz ve tatmin olmadığım gibi bir de vicdani yanı da ekstra yük kaldı bende. 
Ödül ve Ceza kısa vadeli çözüm üreten bir stratejidir ama birey yetiştirmede amaç kalıcı ve etkin öğrenmenin gerçekleşmesidir. Birey etkin öğrenmeyi gerçekleştirmediği hiçbir davranışı kişiselleştirip karakter haline dönüştürmez, etkili öğrenme yalnızca kötü bir davranışı sonlandırmamız ya da iyi olanı teşvik etmemiz demek değildir. Aynı zamanda çocuklarımızın beyinlerine daha iyi kararlar almalarına ve kendilerini idare etmelerine yardım edecek bağlantılar geliştirip beceriler kazanmaları anlamına gelir.
  Cezalandırmalar çocukla işbirliği yapma konusunda zarar vericidir. Bir davranışın sonucu, birey tarafından yüzleşerek kabul edilirse çocuk veya yetişkin birey olaylar arasında bağlantı kurup yönlendirme gerçekleştirebilir. Elbette çocuklarımızın sınırsız bireyler olarak yetişmesini istemeyiz bu onların toplumda adaptasyon olarak da sorun yaşamasına sebep olur.  Onların ihtiyaçlarına yönelik tutum sergilerken tutarlı ve açık sınırlar sunmak hayatlarını kolaylaştırmamıza yardımcı olur. Böylelikle neyin doğru neyin yanlış olduğunu birey ayırt edebilir yani  derin ve empatik bağlantı çocukların hayatlarında ihtiyaç duyulan yapıyı yaratan açık ve net sınırlarla birleştirilebilir ve birleştirilmelidir.