Duygularıyla çocuklar…

Abone Ol

Sevgili okurlar, günümüzde çocuk yetiştirmek tüm ebeveynler için zor. Hemen hemen hepimiz bir “tık”la dünyada olup bitenlere, tüm haberlere ulaşıyor ve gündemi her dakika takip ediyoruz. Bilimde, teknolojide olan güzel gelişmelerle sevindiğimiz gibi tam tersi bizi çok üzen, sinirlendiren olaylarla da karşılaşıyoruz. Bu okuduklarımız bizim veri tabanımızı oluşturuyor ve bu veri tabanımızdaki bilgilere göre belli bir duruş sergiliyoruz. Biz belli bir duruş sergilerken bizden en fazla etkilenenler ise en yakınımızda bulunanlar, yani çocuklarımız oluyor. Eğer bizler olayları değerlendirirken işin içine duygularımızı da katarsak, aynı şekilde çocuklar da bunu taklit ediyor.
Çocuklar doğduğu andan itibaren doğduğu çevreye uyum sağlamak ve var olmak adına fiziksel, duygusal, sosyal, değişimler geçirir. Her alanda gösterilen gelişim birbiriyle ilişkilidir ve okul öncesi dönemden oldukça etkilenir.
Okul öncesi dönem, çocuğun hızla geliştiği bir dönem olarak düşünülebilir. Yapılan araştırmalar, çocuğun bu yıllarda kazandığı davranışların önemli bir kısmının, yetişkinlikteki kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiğini ortaya koymaktadır. Bu dönemdeki eğitim, çocuğun duygularının gelişimine, algılama gücünü artırmaya, sosyal uyumunu ve becerilerini geliştirmeye yardımcı olmaktadır.
Bu dönemde çocuklar duygularını açık ve serbest bir biçimde ifade etmektedir. Sık sık çocuklarda öfke, inat ve tepki gözlenmektedir. Öfke ve tepkiye çocuk aç ve yorgun olduğu zaman ya da engellendiği zaman daha fazla rastlanmaktadır. Çocuğun öfkesini bastırmak yerine ifade etmesine olanak tanımalı ve neden öyle yaptığı sorulmalıdır.
Anaokulu çocuklarında kıskançlık duyguları da oldukça yaygın görülmektedir. Çünkü öğretmenin ilgi ve beğenisi bu yaş çocuklar için çok önemlidir. Buna bağlı olarak çocukta, ilgi çekme, kapris yapma eğilimi artmaktadır. Anaokulu çocuğunun hem duygusal hem de sosyal gelişimiyle ilgili olan en önemli gelişim görevlerinden biri de çocuğun kendi saldırganlığını denetim altına almayı öğrenmesidir.
Bu dönemdeki çocukların saldırganlığı, kızgınlığı ve öfkesi engellenmeden kaynaklanmaktadır. Çocuklar bu çağda aşırı hareketliliği ve girişimciliği karşısında sık sık engellendiğini hissetmekte, bu engelin ortadan kaldırılması için inat ve ısrar göstermektedir. Ancak saldırgan davranışlarla ifade edilen bu başkaldırıların fazla pekiştirilmesi veya fazla cezalandırılması doğru değildir. Zorbalıkla işlerini kabul ettirmesi onun saldırganlığına pekiştirici olurken ceza ile isteklerinden vazgeçmesi ya onu sindirecek ya da onda düşmanlık duygularının gelişmesine neden olacaktır.