Alanya doğal güzellikler bakımından çok bonkör bir coğrafi yapıya sahiptir. Bölge olarak hem doğal, hem de tarihi güzellikler bakımından Türkiye’nin sayılı kentlerinden biridir. Alanya olarak bu doğal güzelliklerden Dim vadisinde yer alan, Dimalacami’den doğup, Toros dağlarının arasından süzülerek akıp, Tosmur Kestel sınırında denize dökülen Dim çayı ve sonradan yapay kaynaklı olarak görselliğe artı katkı sağlayan Dim Baraj Gölünün ayrı bir değeri vardır. Dünyaca tanınan ve neredeyse ilçemize gelen her turist tarafından ziyaret edilen Dim çayı Alanyalılar tarafından da hafta sonunun vazgeçilmez piknik ve serinleme alanları olarak kullanılmaktadır.
Bölgeyi ziyaret etmek isteyenler için ulaşım çok kolaydır. Yazın düzenli olarak baraja kadar otobüs seferleri de vardır. Çayın ve barajın iki tarafı yollarla çevrilidir. İyi bir gezinti güzergahı olarak tercih edilebilir. Motosiklet ve bisikletlerle tur yapmak isteyenler içinde tartışılmaz güzellikte bir güzergahtır. Yürüyüş yapmak isteyenler içinde nefes açıcı bir özelliğe ve görsel güzelliğe sahiptir.
Gelelim asıl meseleye;
Çay boyunca denizden baraja kadar irili ufaklı onlarca özel şahıslarca yapılmış piknikler, restaurantlar, kafe ve lokantalar var. Bazısı çayın kıyısında, bazısı ortasında, gelişi güzel renk cümbüşü halinde denetimden uzak, plansız ve projesiz olarak yerleşmişler. Hoyratça bir kullanım söz konusudur. Akarsu yatağı ve dere kenarı betonarme yapılar ve çok basit plastik brandalarla tahrip edilmiş durumda. Buraların denetim altına alınması şart. Ama hangi kurumlar tarafından yada kimler tarafından denetlenecek belli değil.
Acaba eskiden sahil büfelerinde yapılan uygulamada olduğu gibi, düzensizliği ortadan kaldıracak, belediyece planlanan, örnek büfe uygulamalarında olduğu gibi, benzeri bir yapılaşma tarzı seçilerek ağaç ve doğal taş kullanımı ağırlıklı bir inşa tarzı buralara uygulanamaz mı ?
Çay boyunca çekme mesafeleri ve dere yatağına belirli kriterler, standart ve yasaklar getirilip su içine yapılaşma engellenemez mi ?
Bu haliyle bile iyi bir ziyaretçi ve müşteri potansiyeline sahip bu restaurantların daha düzenli, planlı, projeli ve doğayla uyumlu hale geldiğini bir düşünün. O zaman tahmin edilemez şekilde hem ziyaretci sayısı katlanacaktır, hem de müşteri sayısı artacaktır.
Umarım belediye örnek bir tesis kurarak piknik yerlerine hem iyi bir referans olur, hem de Alanya olarak güzel bir sosyal tesis kazanmış oluruz.
Dimçayı için diğer bir tehdit unsuru da büyük atölyeler ve depolar. Bölgenin doğal yapısı ve dokusuna hiç uyum sağlamamaktadırlar. Bunlara da ayrıca dikkat etmek gerekir.
Bölgenin düzenli ve doğal güzelliğini bozmadan; başta halkımızın daha iyi yararlanması amacıyla ve turizme daha fazla katkı sağlamak için gerekli yatırım ve projelerin biran önce şekillendirip hayata geçirilmesi gerekli. Bu kötü sezonu fırsat bilip gelecek açısından hızlı adımlar atılmalı.
Bu adımlar ve projeler neler olabilir;
İyi rüzgar alan baraj gölü sörf ve yelkenliler içinde çok uygun. Dimçay Su sporları Merkezi adı altında bir tesis yapılıp, burada da sörf ve yelkenli kulübü, su kayağı, paraşüt vs…etkinlikler yapılabilir.
Baraj çevresine Belirli aralıklarla araç park cepleri ve seyir terasları, Wc ve mini büfeler yapılabilinir.
Belirli mesafelerde kır kahveleri ve orman kamp yerleri yapılabilir.
Baraj kenarındaki her mahalle için mini otantik pazarlar ve elişi tezgahları… vs yapılabilir.
Komple baraj kenarını çevreleyen yola paralel Bisiklet yolları yapılabilir.
Uygun alanlarda ve yola paralel Yürüyüş yolları inşa edilebilir.
Macera parkları yapılabilinir.
Belirli yerlerde halka açık düzenli piknik alanları düzenlenebilir.
Yol güzergahına yeterince çöp kovaları… vs yerleştirebilinir.
Alanya’nın ve kamunun ortak değeri olmuş bu yere toplumca sahip çıkmalıyız. Bunun için tavsiye etmek ve gündeme taşımak bizden, uygulamak ilgili kurumlardan…
Doğayı seven insanlarla karşılaşmanız dileğiyle
Sağlıcakla kalın