Çocuk doğar. İkincisi yok mu derler.
İkincisi olur, oğlan yok mu derler.
Çocuklar büyümeye başlar daha yürümedi mi, konuşmadı mı, tuvaletini yapmayı öğrenmedi mi derler.
Okul hayatı başlar okuma yazmaya geçmedi mi derler. Karnesi nasılmış, iyi not alamadı mı derler.
Yıllar ilerler falanca liseyi/üniversiteyi kazanamadı mı derler.
Üniversite biter, daha işe giremedi mi, devlete atanamadı mı derler.
Atanır, işe girer askere gitmedi mi, evlenmeyecek mi derler.
Evlenir çocuk yok mu derler. Bir çocuğu olur ikincisi yok mu derler.
Yani kısacası "derler anam babam derler"..
Yukarıdaki diyaloglara şahit olmayan, bu diyaloglardan bir tanesini dahi yaşamayan var mı acaba? Belki çok iddialı olacak ama bu soruya sanmıyorum demek bir yana, ihtimal bile vermiyorum.
Adına mahalle baskısı mı dersiniz, sosyal çevrenin tesiri mi bilemem yalnız birçok davranışa şekil veren mihenk taşı niteliğindedir "derler" cümleleri.
Her konuda olduğu gibi burada da sınır ve şiddet kavramları çok önemli. İnsan evladı toplumdan çevresel faktörlerden bağımsız kalamaz. Etkileşim dediğimiz olgu insanın hem gelişimine hem de değişimine olumlu yönde etki eder. Özellikle kültürel değerlerin yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması noktasında diğer bireylerle olan ilişkilerimiz, alışverişimiz olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Yalnız sınırlarını belirlemediğimiz her diyalog bizi biz olmaktan çıkararak geribildirim aldığımız kişiler gibi olmamıza yol açar. İpin ucu kaçmaya başladığında ise köleleşmiş ve kendini savunmaktan aciz bir kişi haline dönüşürüz.
Aynı çatı altında yaşadığımız çevremiz genel bir kanaat oluşturma noktasında etkili olabilir fakat bizi robotlaşmış ve kısıtlamış ölçüde kendine mahkum etmemelidir. Sırf bu kişilerin yapmış olduğu konuşmalardan dolayı ömrümüz boyunca bize yol arkadaşlığı yapacak olan eşimiz, çocuklarımızla ilişkilerimizi bozarız. Bu durum özümüzü bulmamızı zorlaştırdığı gibi hayata dair bir duruş sergileyebilmemizi de engeller. Başkasının gözünden yaşam şekillendirmeye çalışmak büyüttüğümüz çocukları gelecekte köleleştirmeye ve onların da başkalarına göre şekil alan bireyler haline dönüşmesine yol açacaktır
Unutmayın diğerlerinin bizim hayatımızla ilgili görüşleri "davulun sesinin uzaktan hoş gelmesi" atasözünde bahsedildiği ölçüde kendince ve derinlemesine olmayan bir analizden ibarettir. Sözün özü "Derler" için değil toplumun da öngördüğü kendi belirlediğiniz "değerler" için yaşamak esastır. Doğduğu andan itibaren varlığını ispat etmeye çalışan insan evladına en çok bu iyi gelecektir. Esen kalın...