Evet, 31 Mart seçimine az bir zaman kaldı ve böyle zamanlarda şehrin her yerinde; partilerin, adayların afişleri, fotoğrafları oluyor malum. Seçim günü yaklaştıkça basında haberlerin bir çoğu doğal olarak siyasetle ilgili.. Şu bir gerçek ki; bunları gördükçe insanların da siyasi duyguları kabarıyor.
İnsan psikolojisi işte; normalde çok yorum yapmayacak insanlar bile böyle zamanlarda kendi düşüncelerine muhalif olan partiler için sert eleştiri de bulunabiliyor. Geçenler de okuduğum bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum; siyasetten dolayı boşanan bir çift, yıkılan bir ailede ne yapacağını bilmeyen çocuklar. Eşler karşıt görüşlerde olan partileri destekledikleri için polemik yaşıyor, sonrasında tartışmaların şiddeti artıyor ve boşanma kararı alıyorlar. Değer mi? En önemli soru bu aslında.
Her zaman söylenir ‘Seçimler gelip geçici, kalıcı olan dostluklardır’ diye. Arkadaşlarımız, akrabalıklarımız, yüz yüze bakmak zorunda kalacağımız insanlar; bunlar gerçek olan şeyler.
Evet, tabi ki şöyle bir gerçek var ki; insanlar kendi düşüncelerine yakın ideolojiyi benimseyen bir partiyi ve ya kişiyi destekleyebilir. Bazen karşısındaki insanla belli noktalarda ters düşüp yükselebilir. Fakat yüz yüze bakamayacak sözler sarf edecek kadar hiddetlenmek ne kadar doğrudur? bilinmez. Yanıtını sizlere bırakıp kendi düşünce mi paylaşmak istiyorum. Her gün, dükkanımızı açtığımız andan itibaren kepenkleri kapatana kadar gördüğümüz, birlikte ekmek parası için çalıştığımız esnaf arkadaşımızı, aynı sofrada yemek yediğimiz dostlarımızı, her gün aynı evin içinde olduğumuz ailemizi, siyaset uğruna kırıp dökmeye değmez. Seçim biter, kopan şeyler bağlansa dahi düğüm izi kalır. Sevdiğiniz, hatta sevmeseniz bile her gün yüz yüze geldiğiniz insanlarla siyaset uğruna büyük tartışmalara girmemek çok daha sağlıklı olur.
Siyasi düşünceleri uygun bir dille aktarmak, destekleri saygı çerçevesinde yapmak, eleştiriyi (hakaret olmadığı sürece) olgunlukla dinlemek lazım.
Nasıl ki bizim bir düşüncemiz ve haklı nedenlerimiz varsa, karşı tarafın da kendine göre doğruları olduğunu bilerek hareket etmenin herkes için daha sağlıklı olacağı inancındayım. Hangi parti, hangi aday seçimi kazanırsa kazansın, asıl önemli olan insan kaybetmemek. Bence bunu unutmamak en doğrusu.