Hiç beklemediğimiz anda ve öngörmediğimiz bir şekilde küresel anlamda yol açtığı bu trajik durumun karşısında önüne geçmenin yanı sıra aşacağı derin yaraların nasıl kapatılacağı da herkesin ana gündem maddesini oluşturuyor. Kamu otoritesi yayılma zincirini kırmak için bir yandan evde kal çağrılarını yinelerken bir yandan da kısıtlamaları arttırıyor. Her sektöre bu durumun ekonomik sonuçlarının daha da ağırlaşmaması için kamunun yardımını yanı sıra tüm sektörler kendi içinde bundan sonraki dönemlerde ne yapılması gerektiği ile ilgili planlamalarının içinde..
Ama unutmamamız gereken ilk ve en önemli unsur buradan hem bedenen hem de ruhen sağlıklı çıkmak hepimizin ortak fikri... Bütün bunlar bittiğinde sağlıklı düşünen ve sağlıklı yaşayan fertlere ihtiyacımız var. Durumu kabullenmek ve yaşadıklarımızın neden bizim dönemimize denk geldi fikrinden kendimizi uzaklaştırmamız ve bunun içinde nasıl çıkabileceğimize odaklanmamız kendimize yapacağımız en büyük iyilik gibi görünüyor.
Aslında ortaya çıkan bu durum belki son zamanlarda unuttuğumuz dayanışma ruhunu da beraberinde getirdi.
“Aile içinde dayanışma” ki bu aslında sisteminde dayatmasıyla son zamanlarda unutulan bir olguydu. Aile bireyleri zorunlu da olsa bu beraber kalma zamanları uzadıkça kendileri ve aile bireyleri ile arasındaki bağı daha çok değerlendirme şansı buldular. Bu hem duygusal anlamda hem de paylaşım anlamında bundan sonraki dönemlerde kurulacak bağın şekillenmesinde hayatın kendinde olduğu gibi yeniden düzenlemelere yol açacaktır.. Yaşanılan bu durumdan güçlenerek çıkacak olan bu dayanışma ruhu toplumun bundan sonraki sarsıntılarında daha belirleyici rol oynayacağı düşünülebilir.
“Ekonomik dayanışma” ki her ne kadar bu yeni durum herkese eşit mesafede de olsa mevcut durumda var olan haliyle ekonomik anlamda herkese etkisi eşit olmuyor. Ancak ortaya çıkan bu durum yaranın mevcut eşitsizlikleri rağmen en az olması için gerek sektörler gerek kamu ve yerel yönetimlerinin dayanışması içinde çalışmalarına tanık olması açısından önemlidir. Bu bundan sonraki dönemde de yapılması gerekenlerle ilgili yol haritası olacaktır.
“Ülkeler dayanışması” ki ortaya çıkan bu yeni durumun sarsıcı etkilerinin farkında olan ve dünya üzerinde söz sahibi olan otorite ülkeler her türlü görüş ayrılıklarına rağmen “ortak sorun ortak çözüm” ilkesinde birleşmişlerdir. Bu ortak çalışma dört bir yandan yürütülürken bilgi aktarımı ve birbirlerine sağlık alanında kendi ihtiyaçları olduğu halde personel ve malzeme anlamında yardımcı olmaları pratikte bu dayanışmanın olabileceğini göstermiştir. Bundan sonra beklenti bunun tüm diğer alanları da etkilemesidir.
“Toplum dayanışması” ki aslında bencil yapıya sahip olan bireyleriz.. Bunu bu durumun ilk ortaya çıktığı günlerde markete koşup tuvalet kağıdı istifleyip veya bazı yiyecek maddelerini toplu şekilde almaya çalışarak gördük. Ancak daha sonra böyle bir durumun toplum dayanışması ile çözülebileceğinin farkına varan bizlerin tepkisi, “evdekal” tavsiyelerine de büyük oranda karşılık vererek apartmanımızda yada çevremizde yaşayan ihtiyaç sahiplerine yardım ederek onların alışverişlerini yaparak durumun normalleşmesine sunduğu katkı açısından önemlidir.