Çöğdürüver gitsin

Abone Ol
Bundan birkaç yıl evvel gazetede bir yazı okumuştum. Brezilya hükümeti insanlara banyo yaparken çöğdürmesini tavsiye etmişti. O zaman bana biraz biraz tuhaf gelmişti.

Bizim çocukluğumuzda toroslarda umumi tuvalet yoktu. Bazen belidin arkasına, bazen gantığın içine bazen de ketirin başından aşağı ver gitsin. Eko zinciri hiç bozmadık. Günümüzde hızlı nüfus artışı ve  şehirlere göç çarpık yapılaşmayı beraberinde getirdi. Yeşil hızla yok edildi. Kanalizasyonlar yağmur suyu ile karışınca evleri sel bastı, sokaklardan afat geçti.

Geçen hafta hanımla seğirt segirt Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesine vardık. Salon hınca hınç dolu. Konu sürdürülebilir turizm. Konuk meteorlooji mühendisi ve afet uzmanı Prf. Dr. Miktat Kadıoğlu. Biraz ilginç geldi, sürdürülebilir turizm ve meteoroloji mühendisi turizmle ne alaka?

Çok samimiyetle söylüyorum, şimdi dışarıda yağmur yağıyor, akan her damlayı artık servet gibi görüyorum. Neden mi?

İklim değişikliği sebebiyle buzulların erimesi sadece kutup ayılarının problemi değilmiş. Normalde sıcaklık artışı 150.000 yılda 1 derece gerçekleşirken, günümüzde 150 yılda 1 derece değişiklik oluyor muş. Aman canım ne olacak 1 dereceden demeyin. 1 derecelik sıcaklık artışı denizlerin yatay olarak 60 metreyi kaplamasına denk geliyormuş. Sıcaklık ortalama 1 derece artıyor ama uçlarda sıcaklık 35 ise 50 dereceye çıkabiliyormuş. Aşırı sıcaklık artışıyla ekolojik dengeler tamamen değişiyor, bir çok bitki ve hayvan türü yok olabiliyor muş.
Vay be dedim, tingede düştüm. Kafamda birçok senaryo değişti. 50 derece hava ya kim tatile gider?
Havalar 50 derece sıcaklığa gelince doğal olarak kimse yazın gelmez. Dubai deki gibi tatil sezonu ilk bahar ve sonbahara kayar. Bu demektir ki turizm sezonu 4 ay. Peki 4 aylık turizme kim yatırım yapmak ister?
Diğer taraftan aşırı sıcaklık Türkiye’yi kuzey Afrika iklimlerine taşıyacak. Yani hızla çölleşeceğiz.
Kayak tesisi yaptıracağız. Sürdürülebilir turizm yapacağız ya, dağlarımızda bilimsel bir çalışma yapılmış mı? Hocamın anlattıklarına göre, Akdağ’ımız da sürdürülebilir bir kayak tesisi için yeterli yağış veya suni karı tutabilecek serinlik kalmayacak. Hocam bizim hayallerimizi de boşa çıkardı böylece. Bir derecelik sıcaklık artışı dağlardaki sıcak havayı 600 metre yukarıya taşıyormuş.

Derler ya, bir kitap okudum, hayatım değişti. Miktat hocam olağan üstü bilgiler aktardı. Akıcı ve espirili anlatımıyla bizi bolca şokladı.
Bizler turizmciyiz. Sağlık turizmi yapacağız. Elimizde hava kirliliği ve ozon miktarı ile ilgili yeteri kadar veri yok. İnsanlar, özellikle sağlık turizmi için seyahat edenler, oksijeni ve huzuru bol yerlere giderler. Değil mi?
Son yıllarda hızla yeşili yok ettik, etrafı betonla kapladık. Doğal olarak bu durum hava sıcaklığını arttırdı. Sularımızın toprak tarafından emilmeden hızla akması beraberinde sel felaketlerini getirdi.
Diğer bir konu, şehirlerimizdeki aşırı araba trafiği ve yoğun emisyon salınımı. Egzoz gazlarının içinde bulunan gözle görülmeyen partiküller akciğer kanserine yol açmakta.
Hayalim Alanya’da her ay bir pazar günü arabasız bisiklet günü düzenlemek. En azından bir gün zehir solumayız. 
Sürdürülebilir turizm için bilim kılavuz. Gerçek bu.
Olmadı yağmur duasına çıkarız.
Sıkıntı yok, hallederiz.
Verdiği bilgiler için Prf. Dr. Miktat Kadıoğluna ve konferansın hazırlanmasında emeği geçen ALKÜ Rektörü Prf. Dr. Ahmet Pınarbaşı ve nezdinde üniversite çalışanlarına çok teşekkür ederiz.
Meteoroloji ile turizmin ilişkisini çok iyi anladık.
Burada hocalarımın aktardığı bir çok değerli bilgiyi aktaramıyorum. Sayfalar yetmez. Ama şunu herkesin bilmesi lazım ki artık suyumuzu gerçekten çok iktisatlı kullanmamız lazım.

Benim oğlana banyo yaptırıyorum, baba çişim var….. 
Çöğdürüver gitsin.