Hepimizin bilmesi gereken en önemli beslenme gerçeği, bizim bedenimizin temelinde beslenme ile aldığımız gıdaların yatmasıdır. Bu sebeple beslenme ile aldığımız gıdalar, beden ve ruh sağlığını yakından etkilemektedir. Yabancı bir ülkeye ait atasözü yaklaşık olarak şöyle demektedir: ‘Ne yiyorsanız aslında siz osunuz’. Çok haklı bulduğum bu söz beslenmenin önemini ortaya koymaktadır. Dünyaya gelirken hepimiz genellikle 3-4 kg aralığında bir avuca sığacak sevimli bir bebeğiz. Sonra yetişkin olduğumuzda, ortalama 70-80 kg’a çıktığımızda, ulaştığımız beden yapısının neredeyse tamamı yediğimiz, içtiğimiz gıdalardan oluşmaktadır. Çünkü ilk baştaki 3-4 kg’luk bedenin neredeyse tamamına yakını yenilenir ve değişir.
Büyüme, gelişme çağında olmaları, beyin ve diğer merkezi sinir sistemi yapılarının kalıcı gelişimi gibi sebeplerle bebek ve çocukların beslenmesi fazladan öneme sahiptir. Doğal ve sağlıklı beslenmesi gereken bebek ve çocukların beslenmesindeki bütün mesuliyet ebeveynlerine aittir. Çünkü bebek ve çocukların yediklerini seçmek için yeterli irade ve bilgi düzeyinde olmaları beklenemez. Anne, babalar çocukların sağlıksız besinlerde ısrar etmesinden şikâyet ederler fakat çoğu zaman bu durumla alakalı kendi sorumluluk ve davranışlarını sorgulamazlar. Çocuk eğitiminde en önemli gerçeklerden biri güzel örnek olabilecek modeller sunmanın önemidir. Bizler anne, baba olarak çocuklarımıza beslenme konusunda güzel örnek olmak için sağlıklı beslenmeli, doğal ve sağlıklı olmadığını düşündüğümüz gıdaları tüketmemeliyiz. Evimize abur cubur yiyecekleri alıp, sağlıksız olduğunu düşündüğümüz birçok işlenmiş, katkılı ve gazlı içeceklerle birlikte tüketmeye devam ediyorsak çocuklarımızın sağlıksız beslenme tercihlerinden şikâyet etmeye ne kadar hakkımız kalır? Cevabını sizlere bırakıyorum.
Hiç unutmuyorum, neredeyse yirmi yıl önce, o gün için Çapa Tıp Fakültesinin Dekanı olan ve alanında Dünya çapında başarıları ile bilinen, değerli kardiyoloji hocamız; Prof. Dr. Faruk Erzengin bizlere çok önemli bir soru sormuştu. ‘Kalp krizinin ve ölümlerin en sık sebeplerinden olan, ateroskleroz yani halk arasında bilinen adı ile damar sertliği, tıkanması hayatın hangi döneminde başlar?’ anlamına gelebilecek bir soruydu. Bizler farklı dönemleri tahmin etmiştik. Çocuklukta başlar, yetişkin iken oluşur gibi tartışmıştık. Hocamız son noktayı çarpıcı biçimde ortaya koymuştu. İnsanda ateroskleroz yani damar sertliği, tıkanması, henüz anne karnında iken ve doğmamışken, annenin sağlıksız beslenmesi sonucu köpük hücrelerin oluşumu ile başlar demişti.
Bu sebeple ben de sonuç olarak tekrar hatırlatmak istiyorum ki sağlıklı beslenme anne karnında başlar. Anne karnında, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde doğal ve sağlıklı beslenme sorumluluğu anne, babalara aittir. Güzel örnek olmalı, sağlıksız gıdaları hayatımızdan çıkarmalı, sevgili yavrularımızın ilerleyen yıllarda ağır hastalıklar geçirmesini önlemek için sağlıklı beslenmeye çok dikkat etmeliyiz. Bu konuda eğitimlere devam etmeli, kitaplar okumalı, gerçekten bilgisi olan uzmanları dinlemeli ve sorumlu davranmalıyız. Hastalıkları oluşmadan önlemenin en iyi yolu doğal ve sağlıklı beslenmedir. Çocuklarımızın ve kendimizin beslenmesini bu bakış açısıyla gözden geçirmenizi dilerim. Bu konuya devam edelim. Sağlıkla kalın. Saygılarımla.